Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22423 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21495 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTarihi : 09.07.2014Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerekçelere göre davacı Kurum vekilinin tüm davalı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Dava, 02.12.2008 tarihli iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanunun 21/1 ve 21/4’üncü maddeleridir.Dava dosyasının incelenmesinde, madende göçük altında kalan sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin tahsili için, şimdilik 4244,43 TL sinin 5510 sayılı kanunun 21/4 maddesi uyarınca tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen, 12733, 32 TL'nin de 5510 sayılı Yasa'nın 21/1 gereğince davalı işverenden tahsis onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili talep edilmiş, mahkemece davalı şirketin anılan kanunun 21/1 maddesi uyarınca sorumluluğuna karar verildikten sonra, diğer davalıların her birinin kendi kusur oranı üzerinden davalı şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna hükmedildiği anlaşılmış olup, davalı şirketin 5510 sayılı yasanın 21/1 maddesi uyarınca sorumluluğu Dairemizce yerinde görülmüş ise de talebe göre fazla miktara hükmedilmesi temyiz olmadığından bozma konusu yapılmamıştır. Diğer taraftan davalıların her birinin tek başına kendi kusurları üzerinden sadece davalı şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması hususunun eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 21’inci maddesinin dördüncü fıkrası, üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilebilecektir. Üçüncü kişinin rücû alacağından sorumluluğu kusur sorumluluğu esasına dayanır. Bir başka ifadeyle; üçüncü kişi, ancak kusurlu bir hareketinin varlığı halinde rücu alacağından sorumludur. İş kazası, meslek hastalığı ve hastalığın üçüncü kişinin kusuru sonucunda meydana gelmesi halinde rücû edilecek miktar ise; sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemelerin tümünün, bağlanacak gelirlerin ise başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, kusur karşılığından oluşmaktadır. Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığına uğramasına birden çok kişinin birlikte kusurlarıyla sebebiyet vermeleri halinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61 ve 62’nci (818 sayılı Mülga Borçlar Kanununun 50 ve 51) maddeleri uyarınca teselsül hükümlerine göre birlikte sorumlulukları söz konusu olacaktır. Bu halde, Türk Borçlar Kanunu’nun 62’inci maddesi uyarınca kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişinin diğer müteselsil sorumlulara karşı rücû hakkı baki kalmak koşuluyla, her bir sorumlu yönünden kusurlarına düşen miktar ayrılmaksızın teselsül kurallarına göre sorumluluklarına hükmedilebilecektir. Yukarıda anlatılanlar ışığında, davalı şirket dışındaki diğer davalıların, ilk peşin sermaye değerli gelirin yarısının (16977,75 TL) %70’i üzerinden davalı şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 17.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.