Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22088 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16409 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, yersiz ödendiği gerekçesi ile ölüm aylığının iadesi istemine ilişkindir.Mahkemece, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 05.04.2010 tarihli kurum müfettiş raporu ile, davalının eşi...'in aslen 17.06.2005 tarihinde vefat etmesine rağmen sigortalılık süresi ve askerlik borçlanması ile prim gün sayısı kazanmak için ölümünden sonra yapılıp da murisin ölüm tarihi bildirilmeksizin 26.10.2006 tarihli askerlik borçlanması nedeniyle sahte sigortalılık kazanarak kendisine ölüm aylığı bağlandığından bahisle davalı hakkında 01.05.2007-19.03.2010 tarihleri arasında yapılan ödemelerden fazlası saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.454,81 TL’nin tahsili için Kurum avukatınca eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde temyiz (kesinlik) sınırının saptanmasında alacağın tamamının gözetilmesi; tümü dava konusu yapılan bir alacağın kısmen kabulünde ise temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde kabul ve reddedilen miktarların esas alınması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427’nci maddesi hükmü gereğidir.Mahkemece kesin olarak karar verilmiş ise de verilen kararın davacı kurum avukatının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olması ve toplam alacağın kesinlik sınırının üzerinde bulunması nedenleriyle temyize tabi olduğu gözetilmeksizin, karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.İşin esası bakımından ise,Davacının eşi sigortalı aslen 17.06.2005 tarihinde vefat etmiş olup davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 65 ve devamı maddeleridir. Ölüm sigortasından aylık bağlama şartlarına ilişkin 66/c. maddesinde, “toplam olarak 1800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş durumda ölen sigortalının hak sahibi kimselerine aylık bağlanacağı” düzenlenmiş iken, Anayasa Mahkemesinin 06.01.2005 gün ve 2001/479 – 2005/1 sayılı kararı ile anılan hükmün “veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün” bölümünün Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi üzerine, 12.12.2006 tarihli ve 5561 sayılı Kanunun 1.maddesi ile 66. maddenin “c” bendi yeniden düzenlenmiş ve böylece sigortalının hak sahibi kimselerine aylık bağlanabilmesi için, 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinde en az 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş durumda ölmüş olma koşulu getirilmiştir. Aynı kanunun 3. maddesi ile 506 sayılı Kanuna eklenen geçici 93. madde ise, 66. maddesinin (c) bendinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu değişiklikle öngörülen şartları yerine getiren sigortalının hak sahiplerinin aylıklarının, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ödeme dönemi başından geçerli olmak üzere başlatılacağını düzenlemiştir.Eldeki davada ise, davalı bakımından murisi sigortalı eşinin ölmeden önce 01.04.2003-31.05.2004 tarihleri arasında 506 Sayılı Yasa kapsamında isteğe bağlı sigortalı olduğu buna göre, en son 506 sayılı Yasaya tabi olmakla hakkında ölüm aylığı şartları bakımından 506 sayılı Yasanın uygulanması gerekeceği, murisin vefat tarihi, davalının borçlanma talebi ve aylık bağlanma tarihleri dikkate alındığında aslen davaya konu olayda 506 Sayılı Yasanın geçici 93’üncü maddesinin uygulanma şartlarının mevcut olduğunun belirgin bulunması karşısında, mahkemece davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.O hâlde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 14.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.