Mahkemesi :Bakırköy 19. İş MahkemesiTarihi :06.05.2014No :2013/220-2014/189Dava, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacı, 07.10.2005-08.03.2010 tarihler arasında çalıştığını, bildirimlerin asgari ücretten yapıldığını, primlerinin gerçek ücret üzerinden tespitini talep etmiştir. Mahkemece, davacının 07.10.2005-08.03.2010 tarihler arasında davalı şirkete ait işyerinde 07/10/2005-31/12/2005 tarihleri arasında günlük 26,88 TL prime esas kazançla,01/01/2006-31/12/2006 tarihleri arasında günlük 29,21 TL prime esas kazançla,01/01/2007-30/06/2007 tarihleri arasında günlük 30,94 TL prime esas kazançla,01/07/2007-31/12/2007 tarihleri arasında günlük 32,18 TL prime esas kazançla,01/01/2008-30/06/2008 tarihleri arasında günlük 33,46 TL prime esas kazançla,01/07/2008-31/12/2008 tarihleri arasında günlük 35,13 TL prime esas kazançla,01/01/2009-31/12/2009 tarihleri arasında günlük 36,52 TL prime esas kazançla, 01/01/2010-08/03/2010 tarihleri arasında günlük 39,31 TL prime esas kazançla, hizmet akti ile kesintisiz ve aralıksız olarak çalıştığının tespitine dair hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık konusu husus, davacının çalıştığı dönemde prime esas kazancının gerçek ücretten tespiti konusunda yeterli araştırma yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77. maddesinin 1. fıkrası ile 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlıklı 80. maddesinin birinci fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayıl Kanunun 86/9. maddelerine dayalı olarak açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77 ve 80. maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200 ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur. Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir. Eldeki somut olayda; davacı tarafça dosyaya ibraz edilen 2010 yılı 2. ayın ayrıntılı kişisel bordronun ve ING Bank Güneşli şubesinin hesap hareketlerini içerir belgenin gerçekliği araştırılmalı, ilgili bankaya müzekkere yazılarak 07.10.2005- 08.03.2010 tarihleri arasındaki hesap ekstreleri istenmeli, işyerinden 2010 yılı 2. aya ait kişisel bordronun aslı veya aslı gibi onaylı örneği getirtilmeli, dosya içerisine sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları ile dinlenen tanıkların hizmet cetvelleri dosya içine alınmalı ve tüm deliller toplandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında dava konusu somut olayda; asgari ücretin üzerinde ücret alma iddiasının öngörülen yönteme uygun şekilde araştırılmadığı açıktır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılardan Üstün Plas. Amb. A.Ş'ye iadesine, 03.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.