Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 22026 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23937 - Esas Yıl 2013
Mahkemesi :Ankara 4. İş MahkemesiTarihi :09.09.2013Dava, 01.02.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı tahsisi ile ödenmeyen aylıklarının tahsili ve fazla ödediği primlerin iadesi istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-07.06.1988 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığı bulunan davacının; 21.01.2009 tarihinde, Kurumdan maluliyete dayalı yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu, Kurumca yeterli çalışma gücü kaybı bulunmadığı için talebinin ret edildiği, 01.05.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı ve ilk tahsis talebinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 28. maddesidir. 5510 sayılı Yasanın 28. maddesinin 5. fıkrasında “Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının; a) % 50 ilâ % 59 arasında olduğu anla??ılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4320 gün,b) % 40 ilâ % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4680 gün, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla ikinci fıkranın (a) bendindeki yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Bunlar 94 üncü madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler.” hükmü ile, sigortalı iken çalışma gücünü kaybeden, ancak kayıp oranı 25. madde çerçevesinde malullük aylığı bağlanmasını gerektirir seviyede olmayan sigortalıların yaşlılık aylığı şartları düzenlenmiş bulunmaktadır.Hal böyle olunca, davacının, ilk tahsis talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığı tahsisi için aranan düzeyde malul sayılmayı gerektirecek hastalık veya özrünün bulunup bulunmadığının tespiti için, öncelikle tüm tedavi evrakının davacıdan ve ilgili kurumlardan sorularak temini ile, 5510 sayılı Yasanın 95. maddesinde öngörülen prosedür çerçevesinde, Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulundan davacının tahsis talep tarihi ve sonrasındaki çalışma gücü kayıp oranı belirlenmeli, anılan Kurul raporlarının Kurum açısından bağlayıcı olduğu gözetilmeli, davacının rapora itirazı halinde, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesinden çalışma gücü kayıp oranı yönünden rapor alınmalı, raporlar arası çelişkinin bulunması halinde ise, Adli Tıp Genel Kurulundan çelişkileri giderecek şekilde rapor alınarak, davacının talep tarihi ve sonrasındaki çalışma gücü kayıp oranı tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, bu aşamadan sonra, davacının yukarıda zikredilen 28. maddenin 5. fıkrası çerçevesinde yaşlılık aylığı şartlarına haiz olup olmadığı irdelenerek varılacak sonuca göre karar verilmelidir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.2- Yaşlılık aylığı tahsis tarihi sonrasında ödenen primlerin iadesinde, davacının, tahsis sonrasında devam eden zorunlu sigortalığının varlığı karşısında, anılan primlerden, sosyal güvenlik destek primi kesintisi yapılarak, iade edilecek prim tutarı belirlenerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.