Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 220 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 23632 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :İş MahkemesiDava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava dışı farklı işyerinden 01.06.2000 tarihi itibariyle çıkışı bildirilen, davalı işverene ait işyerinden ise, 18.04.2002-01.07.2002, 11.09.2002-2006/11, ay ve 2008/9-2009/1. aylar arasında tam süreli, 2006/12-2008/8. ay ve 2009/2, 3, 4. aylarında kısmi zamanlı çalışma esasına dayalı olarak davalı Kuruma bildirimleri gerçekleştirilen davacının istemi, 2000/Mayıs-20.05.2009 döneminde kesintisiz ve tam gün üzerinden çalışıldığının ve buna göre hizmet sürelerinin tespitine ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılamada kanıtlanamadığı gerekçesiyle talep reddedilmiştir.Davanın yasal dayanakları 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır. Diğer taraftan, kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Anılan belgelerde yer alan imzaların sigortalıya aidiyeti belirlenmiş ve hata, hile veya ikrah sonucu imzalandığı kanıtlanmamış ise birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturmaktadır ve bunun aksi, eş değer delillerle kanıtlanmalı, bu kapsamda tanık anlatımlarına değer verilmemelidir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde; dava konusu dönemin başlangıcını da içerecek şekilde dönem bordroları celbedilmeli, 23.11.2006 tarihli noter onaylı iş sözleşmesinin aslı, ücret bordroları ile aylık prim ve hizmet belgelerinin tümü getirtilmeli, kısmi süreli bildirimin bulunduğu dönemler bakımından anılan kayıtlardaki imzaların kendisine aidiyeti davacı tarafından kabul edilmediği takdirde yöntemince uzman bilirkişi incelemesi yaptırılmalı, imzaların davacının eli ürünü olduğu saptandığında ve bu konuda hata, hile, ikrah durumu da iddia ve ispat edilemediğinde çalışma iddiasıyla ilgili olarak, bu yazılı belgelerin aksini eş değer kanıtla ispatlaması için davacıya kabul edilebilir süre tanınarak sunacağı delilleri toplanmalı, imzaların davacıya ait olmadığı belirlendiğinde veya hata, hile, ikrah durumunun varlığında ya da imzasız bordroların ait olduğu dönemde ise bildirimleri yapılan sigortalıların bilgi ve görgülerine başvurulmalı, ayrıca aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalıştırdıkları kişiler yöntemince belirlenerek dinlenilmeli, yine bildirim öncesi ve kesintisiz olduğu iddia edilen çalışmalar bakımından, resen tespit edilecek bordro tanıklarından kanaat edinmeye yetecek kadarı ile aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalıştırdıkları kişiler yöntemince belirlenerek dinlenilmeli, belirdiği takdirde, tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, böylelikle, çalışmanın varlığı, süresi, kesintili olup olmadığı araştırılarak, toplanan kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 13.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.