Mahkemesi : İskenderun 2. İş Mahkemesi Tarihi : 03.04.2014No : 2013/116-2014/88Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Hükmün, davalı A.. D.. avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler, tedavi gideri ve cenaze gideri nedeniyle uğranılan Kurum zararının 506 sayılı Yasa'nın 26/1 ve 2. maddeleri uyarınca tahsili istemine ilişkindirA..... A.Ş.'ye ait çırçır fabrikasındaki deponun çatısının söküm işinde çalışan sigortalı 6,5 metre yüksekten düşerek vefat etmiş olup, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı A...... A.Ş. (A.. D..) % 40, A.... A.Ş. işçisi Y..... Y...... % 40, sigortalı % 20 oranında kusurlu olduğu kabul edilmişse de; kaza nedeniyle soruşturma yapan sigorta müfettişi;deponun A.... A.Ş.'ye ait olup, deponun söküm işlerinin kendi adına işyeri ve vergi mükellefiyeti bulunan Y.... Y.... tarafından üstlenildiğini ve kaza nedeniyle; işveren Y..... Y.......'in 26/1. madde uyarınca; A.. D..'in ise 26/2. mdde uyarınca sorumlu olduğu yönünde rapor düzenlenmiştir.Aracılık; asıl işverenin varlığı, bir başka işverenin asıl işverene ait işin bir bölümünü yapmayı üstlenmesi, asıl işverene ait işyerinde veya işyerinin bir bölümünde iş alanın kendi adına sigortalı çalıştırması unsurlarını içermektedir. Asıl işverenle aracı arasındaki ilişkide taşıma, eser ve benzeri sözleşmelere dayanılması olanaklı ise de, hiç bir şekilde hizmet akdi unsurları bulunmamalıdır. Aracı kavramının belirleyici özelliği, asıl işverene ait işten bir bölüm iş alınması ve bu işte kendi adına sigortalı çalıştırılmasıdır. Asıl işveren, Sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişi olup, asıl - alt işveren ilişkisi için işyerinde asıl iş sahibinin de işçi çalıştırıyor olması gerekmektedir. Sigortalı çalıştırmayan, “işveren” sıfatını kazanamayacağından, bu durumdaki kişilerden iş alanlar da aracı sayılmayacak ve teselsül hükümlerine göre sorumluluk söz konusu olmayacaktır. İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte ise, işi alan kimse aracı değil, bağımsız işverendir. Şu halde işin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, alt işverenlik ve dolayısıyla da dayanışmalı sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Benzer şekilde, işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi, bölerek ve ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi ihale makamı sıfatıyla o işten el çekmekle asıl işveren niteliği taşımadığından alt - asıl işveren ilişkisi de bulunmayacaktır. Değinmek gerekirse, burada önemli olan yön “devir” olgusudur. Devirden amaçlanan ise, yapılmakta olan işin, bölüm ve eklentilerinden tamamen bağımsız bir sonuç elde etmeye yönelik olarak işi alana bağımsız bir işveren kimliği kazandıracak bir işin devri olmalıdır. Bu açıdan, alınan işin, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi veya yardımcı işler kapsamında bulunması, diğer bir anlatımla, bir işverene ait işyerindeki üretim sürecine, başka bir işverenin dahil olması durumunda “aracıdan” söz edilebilecektir. Bu noktada belirleyici yön, yapılan işin, diğerinin bütünleyicisi, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İşyerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi durumunda aracıdan söz etme olanağı kalmayacak ve ortada iki bağımsız işveren bulunduğunun kabulü gerekli olacaktır. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.05.2004 gün ve 2004/10-233 Esas, 2004/262 Karar sayılı, 20.12.2006 gün ve 2006/21-796 Esas, 2006/812 Karar sayılı, 12.12.2007 gün ve 2007/10-973 Esas, 2007/975 Karar sayılı, 10.11.2010 gün ve 2010/21-497 Esas, 2010/590 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında; işverenlik sıfatının kime ait olduğu, asıl işveren-taşeron ilişkisi olup olmadığı, bu ilişkinin bulunmadığı sonucuna varılacak olursa; 26/2. madde uyarınca sorumluluk şartları bulunup bulunmadığını irdeleyen, iş kazasının gerçekleşteği iş kolunda ve iş güvenliği hususlarında uzman kişilerden yeniden rapor alınması gerekirken yetersiz kusur raporuna dayalı olarak karar verilmesi isabetsizdir.Öte yandan, ödeme nedeniyle davanın konusuz kaldığı kabul edilmişse de; ödeme tutarı ve ödeme belgeleri Kurum'dan araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken taraf vekillerinin beyanlarına dayalı olarak karar verilmesi isabetsizdir.Mahkemece, yukarıda yapılan maddi ve hukuki olgular gözetilerek yapılacak inceleme ve araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, ayrıca usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O hâlde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalı A.. D..'e iadesine, 08.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.