Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2161 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11491 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : İş Mahkemesi Tarihi : 24.02.2015Dava, ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1971 – 1976 döneminde 303 prim ödeme gün sayısına sahip olan 506 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalının 22.11.2012 tarihinde yaşamını yitirmesi üzerine hak sahibi eşi konumundaki davacının 17.04.2013 günü davalı Kuruma askerlik borçlanması başvurusunda bulunduğu, 601 güne karşılık gelen askerlik borçlanma bedeli 23.08.2013 tarihinde yatırıldıktan sonra bu kez 02.09.2013 günü ölüm sigortasından aylık tahsis isteminde bulunulduğu, Kurumca talebin reddi üzerine işbu davanın açıldığı belirgindir.506 sayılı Kanunun 66. maddesinin (c) bendinde, 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinde en az 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş durumda ölen sigortalının hak sahibi kimselerine aylık bağlanacağı belirtilmiş iken kanun koyucu tarafından kabul edilerek 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 32/2. maddesinde farklı düzenleme yapılarak ölüm aylığının, en az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanacağı öngörülmüştür. Maddede yer alan “her türlü borçlanma süreleri hariç” ibarelerinin, sigortalılık süresi ile birlikte prim ödeme gün sayısını da içerdiği, başka anlatımla, 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların hak sahipleri yönünden ölüm aylığı tahsis koşulları irdelenirken borçlanılan sürelerin, 5 yıllık sigortalılık süresi ve 900 prim ödeme gün sayısının hesabında dikkate alınmaması gerektiği belirgindir.Kural olarak her kanunun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanması gerekmekte olup söz konusu 32. maddenin yürürlük tarihi öncesinde gerçekleşen ölüm ve borçlanmalar yönünden de uygulanmasına olanak veren düzenleme bulunmadığı gibi kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnaları niteliğindeki “beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar”, “kamu düzeni ve genel ahlak”, “yargılama hukuku” gibi istisnaların da söz konusu olmadığı açıktır. Bu çerçevede ve sonuç olarak belirtilmelidir ki 506 sayılı Kanuna/5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendine tabi sigortalıların hak sahipleri yönünden, ölüm, borçlanma bedelini ödeme veya borçlanma başvurusu 01.10.2008 gününden önce olduğunda 506 sayılı Kanunun 66. maddesi uygulanarak her türlü borçlanma sürelerinin, 5 yıllık sigortalılık süresi ve 900 prim ödeme gün sayısının hesabında gözetilmesi, ölüm, borçlanma bedelini yatırma ya da borçlanma başvurusunda bulunma olgularının her üçü birden 01.10.2008 tarihinden itibaren gerçekleştiği takdirde ise 5510 sayılı Kanunun 32/2. maddesinin uygulanması gerekmektedir.Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, ölüm olayı veya askerlik borçlanmasına karşılık gelen tutarın ödenmesi ya da askerlik borçlanma başvurusu 01.10.2008 gününden önce gerçekleşmediğinden uyuşmazlığın çözümünde, değinilen 32/2. maddenin uygulanması zorunludur ve borçlanma süresi ile birlikte toplam 904 prim ödeme gün sayısına sahip olan sigortalının hak sahibi yönünden tahsis için gerekli 1800 gün koşulunun yerine getirilmediği belirgindir.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, 900 prim ödeme gün sayısı hesaplanırken askerlik borçlanmasına karşılık gelen süre de dahil edilerek davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.