Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2103 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 24011 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : İş Mahkemesi Tarihi : 03.11.2015Asıl dava, hak sahibi konumundaki davacıya bağlanan ölüm aylığının kesilmesine yönelik kurum işleminin iptali ve yeniden ölüm aylığı bağlanması; birleşen dava ise hak sahibi konumundaki davalıya yersiz olarak ödenen ölüm aylıklarının yasal faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.Hükmün, asıl davalı/birleşen dava davacısı Kurum vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Hakkında verilen boşanma kararı 09.03.1994 tarihinde kesinleşen davalıya, yaşamını yitiren ve 506 sayılı Kanunun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm (yetim) aylığının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davacı kurumca 24.10.2008 tarihinde kesilerek, 24.10.2008-23.12.2014 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuku işlemi tesis edildiği anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Burada eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir. Taraflar arasında hangi hukuki sebep ve maddi vakıaya dayanmış olursa olsun sona ermiş evlilik birliğinin hak ve yükümlülüklerinin sürdürüldüğü beraberlikler veya kesinleşmiş yargı kararına bağlı olarak gerçekleşmiş boşanmanın var olan/olası sonuçlarını ortadan kaldırıcı/giderici nitelikteki birliktelikler madde kapsamında değerlendirilmeli, ortak çocuk/çocuklar yönünden, boşanma kararına bağlanan veya bağlanmayan kişisel ilişkilerin yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak, eşlerin belirli aralıklarda ve günlerde zorunlu şekilde bir araya gelmeleri durumunda ise kanun koyucunun bu türden ilişkinin varlığının gelir/aylık bağlanmaması veya kesilmesi nedeni olarak öngörmediği kabul edilmeli, boşanılan eşle kurulan/yürütülen ilişkinin, eylemli olarak birlikte yaşama kavramı kapsamında yer alıp almadığı dikkatlice irdelenerek saptama yapılmalıdır. Somut olayda dosya arasında bulunan belgeler tetkik edildiğinde; dava konusu dönem içerisinde kalan 2009, 2010 ve 2011 yılında gerçekleştirilen seçimlerde davacı ve eşinin kayıtlı seçmen adreslerinin, sandık nolarının aynı olup, sıra nolarının ise ardışık olduğu; boşanılan eşin kayıtlı mernis adresinde yapılan araştırma neticesinde kolluk tarafından tanzim edilen 16.04.2015 tarihli tutanakla ,beyan edilen adreste başka bir şahsın oturduğunun, tarafları tanıyan olmadığının, hiç oturmadıklarının tespit edildiği,yine 06.11.2014 tarihli Kurum tarafından tanzim olunan denetim raporunun tespit edilen kayıtlarla aynı yönde olduğu dikkate alındığında; Mahkemenin davacı tanıklarının beyanını hükme esas alarak davanın kabulüne ilişkin değerlendirmesi, mevcut bilgi ve belgelerle örtüşmediği gibi eksik incelemeye dayanmaktadır.Mahkemece yapılacak iş; artık davacı ile boşandığı eşinin fiilen birlikteliklerini sürdürdükleri yolunda bilgi ve belgeler bulunduğunun kabulü ile, davacı eşinin boşanma ilamı celp edilmeli ve ilamda yazılı taraf adresleri ,davacı kadın ve müşterek çocuklar için maddi yönde talep,nafaka istemi bulunup bulunmadığı, davacının ekonomik durumu itibariyle irdelenmeli; davacı ile eşinin kayıtlı adresleri yönünden ayrı ayrı bu kez geniş kapsamlı, titizlikle ve bilgi edinilen şahısların isim yada sıfatları da tutanağa eklenmek suretiyle yeniden Kolluk araştırması yapılmalı, beyan edilen adreslerde dava konusu dönemde fiilen oturup oturmadıkları , birlikte yaşayıp yaşamadıkları araştırılmalı; yine beyan edilen kayıtlı tüm adreslerde dava konusu dönem içerisinde görev yapan diğer mahalle muhtar ve azaları ile lüzumuna göre yönetici, komşu sakin-işyerlerinden kanaat edinmeye yetecek sayıda tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, çelişki oluşursa giderilmeye çalışılmalı; medula sisteminde davacının eşinin de kayıtları araştırılmalı elde edilecek sonuç davacının medula kaydı ile karşılaştırılmalı; davacı ile boşandığı eşinin telefon/internet aboneliklerinin hangi adres ve tarihte kimin adına tesis edildiği saptanmalı, mevcut ise 4857 sayılı Kanun gereği ücret ödemelerinin yapılabileceği banka kayıtları, hesap adresleri sorgulanmalı , böylece “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, asıl davalı birleşen dosya davacısı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.