Mahkemesi : Çarşamba 1. Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTarihi : 22.05.2014No : 2013/448-2014/240 Dava, yersiz ödemelerin iadesi istemine ilişkindir.Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Eldeki davada, A....Ziraat Odası defter kayıtları üzerinde yapılan incelemeler sonucunda davacı hakkında bir kısım sigortalılık süresinin iptal edilmesi sonrasında 16.12.2009-01.10.2012 tarihleri arasında davalıya yapılan tedavi giderlerinin yersiz olduğu gerekçesi ile borç tahakkuk ettirildiği ve faiziyle davalı sigortalıdan tahsilinin istenildiği anlaşılmakta olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de verilen kararın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece öncelikle davacı kurum tarafından, hangi nedenle ve hangi süreler bakımından sigortalılık iptali cihetine gidildiği, buna göre kurumca davalı hakkında kabul edilen son sigortalılık durumu ve süresinin ayrıca prim borcu bulunup bulunmadığının net olarak belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmelidir.Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun genel sağlık sigortalısı sayılanların düzenlendiği 60. maddesi hükümlerinde; “İkametgâhı Türkiye'de olan kişilerden;a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının; 1) (a) ve (c) bentleri gereğince sigortalı sayılan kişiler,2) (b) bendi gereğince sigortalı sayılan kişiler, b) İsteğe bağlı sigortalı olan kişiler,c) Yukarıdaki (a) ve (b) bentlerine göre sigortalı sayılmayanlardan;1) Harcamaları, taşınır ve taşınmazları ile bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak, Kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilecek aile içindeki geliri kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden az olan vatandaşlar, ./..g)Yukarıdaki bentlerin dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşlar, genel sağlık sigortalısı sayılır.6 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (f), (g), (h), (ı) ve (k) bentlerinde sayılanların öncelikle, genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi olup olmadığına bakılır. Genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi ise tescili yapılmaz. Aksi takdirde birinci fıkra hükümlerinden durumuna uyan bende göre genel sağlık sigortalısı sayılır. Birinci fıkranın (f) bendi kapsamında gelir alması nedeniyle genel sağlık sigortalısı sayılanlar, aynı zamanda diğer bentler gereği de genel sağlık sigortalısı sayılması halinde (f) bendi dışındaki bentler kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır.Bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi ile 80 inci maddede belirtilen aile; aynı hane içerisinde yaşayan eş, evli olmayan çocuk, büyük ana ve büyük babadan oluşur.” düzenlemesine yer verilmiştir.Ayrıca, 19.01.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6385 sayılı Yasanın 12. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 45. maddenin “Bu Kanuna göre genel sağlık sigortalısı ya da bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına girmekle birlikte, asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alanlara 31.01.2012 tarihine kadar verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Kurumca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek borçlar, varsa ilgililerin bu nedenle açtıkları davadan vazgeçmeleri halinde tahsil edilmez. Bu borçlara ilişkin açılmış olan dava ve icra takiplerinden Kurumca vazgeçilir.” düzenlemesi de mevcuttur.Mahkemece, öncelikle davalı hakkında yapılan kurum işlemi net olarak belirlenmeli, hangi tarihler arasında sigortalılık iptali işleminin yapıldığı açıklattırılmalı ve sonucuna göre yersiz sağlık giderleri yönünden, davalının 5510 sayılı Kanunun 60. maddesi ilgili bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayılıp sayılmayacağı da araştırılarak ve adı geçen Kanunun Geçici 45. maddesi de gözetilmek suretiyle elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.