Mahkemesi : Zonguldak 3. İş Mahkemesi Tarihi : 07.05.2013No : 2011/500-2013/240 Davacı, emeklilik dilekçesi verdikten sonra Kurumun 2008 yılındaki işlemi ile D.. Seyyar Pazarcılar Odası kaydının kurum tarafından geçersiz sayıldığını belirterek, 29.08.1975 – 08.08.2005 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığının tespitini istemiştir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddi kararı verilmiştir.Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Somut olayda; Kurumun Bolu İl Müdürlüğünce 20.08.1989 tarihinden başlayan vergi kaydına istinaden 21.12.1990 tarihinde re'sen Bağ-Kur sigortalılığının 20.04.1982 tarihi itibariyle kayıt ve tescili yapıldığı, yine Kurumun Sivas İl Müdürlüğünce, Gürün Mal Müdürlüğünden 13.10.1978 tarihinde başlayan vergi kaydına istinaden 30.09.1991 tarihinde başka bir Bağ-Kur sicil numarasından 20.04.1982 tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalılığının kayıt ve tescili yapıldığı, davacının Gürün Mal müdürlüğünde, şehir içi taşımacılık mesleğinden 13.10.1978 – 31.12.1987 tarihleri arasında vergi kaydı bulunduğu, D....Seyyar Pazarcılar Esnaf Odasında davacının 29.07.1975 – 08.08.2005 tarihleri arasında üyelik kaydı olduğu, Bolu Vergi Dairesinde Seyyar Satıcılık mesleğinden 20.08.1989 – 02.12.1996 tarihleri arasında vergi kaydı bulunduğu, Kdç Ereğli vergi dairesinde seyyar satıcılık mesleğinden 02.12.1996 – 30.06.1999 tarihleri arasında vergi kaydı bulunduğu, Zonguldak Esnaf ve Sanatkarları Odalar Birliğinde 06.07.1992 tarihinden itibaren devam eden sicil kaydı olduğu, davacının Karadeniz E.. Bakkallar ve Manavlar Esnaf Odasında 14.04.1992 tarihinden devam eden oda kaydı bulunduğu, Kurumun, D.. Seyyar Pazarcılar Esnaf Odasının davacıya ilişkin kayıtların incelenmesi sonucunda üyeliğe giriş ile ilgili olarak Yönetim Kurulu kararı olmadığından, hazirun ve aidat cetvellerinin bulunmadığından davacının üyeliğinin usulüne uygun olmadığıkanaatine varılmasına ilişkin 23.10.2008 tarihli komisyon kanaatine istinaden davacının Bağ-Kur sigortalılığı 20.04.1982 – 31.12.1987 ve 20.08.1989 – 30.06.2011 tarihleri arasında geçen hizmetleri olarak kabul edildiği ve davacının 30.06.2011 tarihli tahsis talebine istinaden 01.07.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının isteminin Bağ-Kur sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti ve hizmet süresinin belirlenmesine ilişkin olarak değerlendirilerek Düzce Seyyar Pazarcılar ve Esnaf Odası Başkanlığı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, kurum işleminin yasaya uygun bulunduğundan dolayı da davalı Kurum yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin hükmü, eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.Davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24. ve 25. maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler ve tüzel kişilerden limited şirketlerin ortakları zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 günü yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiş, limited şirket ortakları yanında anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortakları da kapsama alınmıştır. Daha sonra, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 1479 sayılı Kanunun 24. maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden bağışık olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 günü yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, bu düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. Kural olarak, 1479 sayılı Kanunda yapılan bu değişiklikler, değişiklikten önceki madde hükümlerinin öngördüğü koşullara sahip sigortalıların sigortalılıklarını sonlandırıcı etkiye sahip olmayıp, bu kişilerin sigortalılık nitelikleri geçerliliklerini korumaktadır ve anılan düzenlemeler, yürürlük tarihinden itibaren sigortalılık niteliği kazananlar yönünden kayıt ve koşullar içermektedir. Başka bir anlatımla, yeni düzenlemeler, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihlerden sonra ilk kez kayıt ve tescil edilecekler için uygulanmalıdır ki, buna aykırı bir düşünce, yasaca ve hukukça kabulü olanaksız olan kazanılmış hakları ortadan kaldırmak niteliğindedir.Önemle vurgulanmalıdır ki; ilgili vergi, kanunla kurulu meslek kuruluşu, esnaf ve sanatkârlar sicil memurluğu kayıtları zorunlu sigortalılığın dayanak belgeleri niteliğinde olup, anılan kayıtlara sahip kişiler yönünden ancak, “(diğer) sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalma” ve “herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgularının birlikte gerçekleşmesi durumunda zorunlu sigortalılık söz konusu olabilir. Belirtilen kayıtların yokluğunda zorunlu sigortalılıktan söz edilemeyeceği gibi, anılan sigortalılık niteliğine sahip olunmadığı döneme/sürelere ait prim borçlarının daha sonraki tarihlerde Kurumca hatalı olarak geriye dönük tahsil edilmesi, ödemeler icra takibi sonucu gerçekleşmediği veya 06.03.1992 günü yürürlüğe giren 3780 sayılı Kanun ile 16.05.1997 tarihinde yürürlüğe giren 4247 sayılı Kanun hükümleri kapsamında primler yatırılmadığı sürece ilgili yararına usulü kazanılmış hak olgusunu da oluşturmaz.Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığı altında; a) 30.05.2011 tarihinde harçlandırılan, dava dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki davacı beyanlarında, davacının emeklilik isteminin sonrasında 2008 yılında Kurumun, D.. Seyyar Pazarcılar Esnaf Odasının usulsüz sayılan kaydı nedeniyle 2008 yılında emekli olamadığı beyanları gözetildiğinde, davacının istemi içerisinde dava tarihinden önce yaşlılık aylığı bağlanma istemi bulunup bulunmadığı açıklattırılmalıdır. b) Davacının 20.04.1982 tarihinden önce tescili olmadığından, 1479 sayılı Kanunun Geçici Ek 13. maddesi kapsamında, davacının, 29.08.1975 – 20.04.1982 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Kanun kapsamındaki Bağ-Kur sigortalılığının reddinde bir isabetsizlik bulunmamasına rağmen, Kurumca, yönetim kurulu kararı bulunmaması, hazirun ve aidat cetvellerinde davacının ismi bulunmaması nedeniyle usulsüz sayılan davacının Düzce Pazarcılar Esnaf Odasındaki üye kayıt defterinde davacının sıra numarası takip edilerek 420, kayıt sıra numarasında kaydı yapıldığı, üye kayıt defterinde herhangi bir silinti, kazıntı ve tahrifat iddiasının bulunmadığı gözetildiğinde, davacının Düzce Pazarcılar Esnaf Odasındaki üyelik kaydının geçerli kabul edilmesi gerekmekte olup, 20.04.1982 – 08.08.2005 tarihleri arasınındaki dönemde, asıl olan bağımsız çalışma olduğu için, davacının bağımsız çalışmanın varlığı usulünce araştırılmalı, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. c) Öte yandan; 11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 58 maddesi ile eklenen 5510 sayılı Kanuna Geçici 54 “olarak eklenen düzenlemedeki “Mülga 4355 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Odaları ve Ticaret Borsaları Kanunu, mülga 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Dernekleri Birlikleri Kanunu ve mülga 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanununa göre; esnaf ve sanatkâr siciline veya odasına ya da her ikisine birden kayıtları bulunmakla birlikte üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine, Kuruma kayıt ve tescili yapılmakla birlikte, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık süreleri geçersiz sayılarak iptal edilen sigortalılardan 22/3/1985 tarihinden sonraki sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır.4 üncü ve 7 nci maddeler ile 2926 sayılı Kanunun 2 nci, 5 inci ve 9 uncu maddelerine göre kayıt ve tescili yapılanların, sigortalılık tescil ve sürelerine esas tarımsal faaliyetleri ile ilgili kurum ve kuruluş üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine sigortalılıkları geçersiz sayılarak iptal edilenlerin, tescillerinin yapıldığı tarihten 31/12/2010 tarihine kadar geçen sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır. Ancak, tevkifat kesintisine binaen geriye dönük yapılan tescillerden, tevkifatın yapıldığı tarihte ziraat odası kaydı bulunmayan, daha sonra geriye dönük tesis edilen kayıtlar geçerli kabul edilmez.Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra birinci ve ikinci fıkralar uyarınca hizmet iptali yapılmaz.Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından belirlenir.” şeklindeki düzenlemede irdelenmelidir. d) Davacının istemi içerisinde yaşlılık aylığı bağlanması isteminin bulunması halinde; davacının Kuruma dava tarihinden önce intikal eden tahsis talep dilekçesine göre yaşlılık aylığı bağlanma koşullarının oluşup oluşmadığı, dava tarihinden önce ulaşan bir tahsis istemi bulunmaması halinde ise dava tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanma koşullarının oluşup oluşmadığı irdelenmelidir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istem halinde temyiz harcının davacıya iadesine, 28.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.