Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2073 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16392 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : İş Mahkemesi Tarihi : 22.01.2010Dava, geçirdiği iş kazası sonucu sürekli iş göremez hale gelen sigortalıya bağlanan peşin değerli gelir ve yapılan sosyal yardımlardan oluşan kurum zararının davalıdan rücûan tahsilini istemine ilişkindir.Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Kazalı S..., T...E...'ta sigortalı olarak çalışmaktayken 19.10.1987 tarihinde iş kazası geçirmiş, %15,2 malûliyet oranına göre kendisine gelir bağlanmıştır. Sigortalı aynı iş yerinde çalışmaktayken 06.08.2000 tarihinde ikinci bir iş kazası geçirmiş, kendisine %56,07 birleştirilmiş maluliyet oranına göre gelir bağlanmıştır. Davacı Kurum, ikinci kaza sonrası birleştirilmiş maluliyet oranına göre bağlanan gelirin peşin sermaye değeri ile, tedavi gideri ve geçici iş göremezlik ödeneğinden oluşan kurum zararının 506 sayılı Yasa'nın 26. maddesi uyarınca davalıdan tahsilini talep etmiş, Mahkemece hak sahibi dosyasında alınan davalı işverenin %70 kusurlu olduğuna ilişkin rapora itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 1)Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasa'nın 26. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı (Anayasa Mahkemesinin 23/11/2006 tarihli ve E:2003/10 K:2006/106 sayılı Kararı ile bu fıkrada geçen “sigortalı veya haksahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bölümü iptal edilmiştir.) Kurumca işverene ödettirilir...İş kazası veya meslek hastalığı, 3. birkişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3. kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücû edilir.” düzenlemesine göre; davaya konu iş kazasında kusurlu olanlar davacı Kurum'un rücû alacağından kusurları karşılığı sorumludur. Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasa'nın 26., 4857 sayılı Yasa'nın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasa'nın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle ceza mahkemesinde saptanacak maddi olayın yargısal bir kararla saptanmış olması gerçeğinin hukuk hakimini de bağlaması gerekir. Bu hal; Kamunun yargıya olan güveninin korunmasının bir gereği olduğu gibi, söz konusu Borçlar Kanununun 53. maddesinde öngörülen kuralın da doğal bir sonucudur. Nitekim bu husus, Yargıtay'ın yerleşmiş ve kökleşmiş görüşleri ile de kabul edilmiş bulunmaktadır.Diğer taraftan, tarafları ve konusu farklı olan sigortalının açtığı tazminat dosyasında verilen karar, rücûan tazminat davalarında kesin hüküm teşkil etmez. Dolayısıyla, hak sahibi dosyasında alınan kusur raporu da eldeki davada kesin delil teşkil etmeyecektir. Şayet kesinleşmiş ise ancak, güçlü delil teşkil edebilir.2) Birden çok iş kazasına uğrama halinde sigortalıya gelir bağlanırken "Balthazard" formülü uygulanmakta olup, sigortalıda oluşan sürekli işgöremezlik derecesi ayrı ayrı zamanlarda meydana gelen iş kazası sonucu ortaya çıkan işgöremezlik derecelerinin toplamı olarak kabul edilemez. Bu nedenle Kurum'un ilk peşin değerli gelire ilişkin rücu alacağı belirlenirken Balthazard formülünün her kazaya yansıyan oranının saptanması gereklidir.Mahkemece, bu durumda yapılacak iş, sigortalının önceden geçirdiği kazanın, iş kazası olup olmadığı araştırılarak iş kazası ise; gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak Balthazard formülü uyarınca, ikinci iş kazasına düşen sürekli işgöremezlik oranı belirlenerek, bu oran nedeniyle sigortalıya bağlanan gelirde yaratılan artışın ilk peşin sermaye değeri Kurumdan da sorulmak suretiyle saptanarak, kusur karşılığına hükmetmektir.İş kazası olmadığı belirlendiği takdirde ise, 5510 sayılı Yasanın 95. maddesinde öngörülen prosedür doğrultusunda inceleme yapılarak, davaya konu iş kazasına bağlı olarak sigortalının sürekli işgöremezlik oranının kesin biçimde belirlenmesi; sürekli işgöremezlik oranı konusunda değişiklik ortaya çıkması durumunda, bu değişikliğin dava konusu ilk peşin sermaye değerli gelir üzerindeki etkisinin, davalının tazminle sorumlu olduğu miktara yansıtılması gereğinin gözetilmemiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.3)Mahkemece, 92. madde uygulaması araştırılmadan karar verilmiştir.506 sayılı Yasa'nın 92. maddesi, “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir.” düzenlemesini içermektedir.Kurum'un, sigortalıya bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda; Kurum'un ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.Dava konusu edilen gelirlerin, 506 sayılı Yasa'nın 92. maddesi (5510 sayılı Yasa’nın 54. madde) uyarınca indirildiğinin anlaşılması halinde; davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının; gelirin başladığı tarih itibariyle 506 sayılı Yasa'nın 92. maddesi (5510 sayılı Yasa’nın 54. madde) uyarınca indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, indirme tarihine kadar yapılan fark fiili ödeme miktarının da eklenmesi suretiyle belirlenmelidir.Mahkemece; her iki kazadaki kusur oranları ile karşılığı ilk peşin sermaye değerleri belirlenmeli, 92. maddenin her iki kaza yönünden etkisi irdelenmelidir. Dava konusu edilen gelirlerin, 506 sayılı Kanunun 92. maddesi (5510 sayılı Yasa’nın 54. madde) uyarınca yarıya indirilmesi nedeniyle gelirin başlangıç tarihi itibariyle 506 sayılı Yasanın 92. madde (5510 sayılı Yasa’nın 54. madde) uygulaması gözetilerek belirlenmiş (yukarıda anlatılan şekilde hesaplanmış) miktarını gösterir ilk peşin sermaye değeri Kurum'dan sorulmalı, davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı T...A.Ş'ye iadesine, 16.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.