Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20690 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 24713 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Ankara 5. İş Mahkemesi Tarihi : 28.10.2013No : 2013/653-2013/1432Dava, haczin kaldırılması istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtilen şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacının, 20.08.2004 tarihinde davadışı A.. İnşaat Ltd. Şti. ile yaptığı arsa payı kat karşılığı sözleşmesi ile mülkiyeti kendisine ait arsa üzerinde bina yaptırdığı ve fakat yüklenici adı geçen şirketin binayı tamamlayamadığı ve daha sonra da binanın tamamlanması ve iskan ruhsatının alınması amacıyla şirkete karşı dava açtığı, açılan bu davada; Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen “inşaata ilişkin ortak yerler, diğer eksiklikler ve iskan alınması için gerekli olan 81.604,97 TL masrafın taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince davalı şirkete özgülenen 10 nolu bağımsız bölümün satışı ile karşılanıp binanın iskan ruhsatının alınması konusunda arsa sahiplerine izin ve yetki verilmesine” dair kararın 04.07.2012 tarihinde kesinleştiği, diğer taraftan, davadışı şirketin Kuruma karşı prim borcu bulunması nedeniyle Kurumca yapılan takipte 07.07.2011 tarihinde davadışı yüklenici şirkete kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile özgülenen 10 ve 13 nolu bağımsız bölümlere haciz konulması üzerine haczin kaldırılması amacıyla eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen kararın yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlşılmaktadır.Haciz, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 62'nci maddesinde; borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları, gayrimenkulleri, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarın tahsil dairesince haczolunacağını belirtilmiştir. Yasanın açık hükmü karşısında; davalı kurumun yükümlülüğü borcu karşılamaya yetecek kadar malvarlığını haczetmektir. Aşan kısımlar ise haksız haciz niteliğinde olacaktır.Eldeki davada da, Yargıtay ilamı ile kesinleşen mahkeme kararı esas alınmalı ve davadışı müteahhid şirkete özgülenmiş olduğu belirtilen 10 ve 13 nolu bağımsız bölümlere Kurumca haciz konulması mümkün ise de, bu haczin borca yetecek tutarla sınırlı olması gerektiği göz önünde tutulmak suretiyle, bir karar verilmelidir.Bu kapsamda, mahkemece, davalı Kurumca haczedilen ve dava konusu olan 10 nolu bağımsız bölüm hakkında değer tespiti yapılarak, haczedilen malların borç aslı ve ferilerini karşılayıp karşılamadığı yönünde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle, denetime elverişli rapor alınmalı, davaya konu haciz işlemi ile borca yetecek miktardan fazla haciz yapılıp yapılmadığı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli ve aşkın haczin olup olmadığı belirlendikten sonra, hâsıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalı kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.