Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20291 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 16201 - Esas Yıl 2007





Davacı,Bağ-Kur Kanunu kapsamında alınması işleminin iptaline, Sosyal Sigortalar Kurumundan başvuru tarihi itibariyle emekli olmayı hakettiğinin ve emekli aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, ödenmesi gereken emekli aylıklarının hakediş tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, bozmaya uyarak ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Mahkemece uyulan Dairemizin 21.11.2005 tarihli bozma ilamında, "...davacının kendi nam ve hesabına çalışmasının karinesi 31.07.1997 tarihinde başlayıp devam eden Malatya Ticaret ve Sanayi Odası kaydı ile, nakliyecilik işinden 22.10.1997 tarihinde başlayıp, 14.05.1998 tarihinde sona eren ve Limited Şirket ortaklığından 31.07.1997 tarihinden beri devam eden vergi kaydı var ise de; davacının ortağı olduğu limited şirketin hiç faaliyeti olmadığından vergi kaydının 31.12.1999 tarihinde silinmesi de gözetilerek, davacının kendi nam ve hesabına çalışması olmadığı iddiası, giderek oda ve vergi kayıtlarının ortaya koyduğu karinenin aksinin ispatının mümkün olması karşısında; öncelikle, bu hususla ilgili meslek kuruluşları ve vergi dairelerinden davacı ve limited şirkete ait tüm kayıt ve belgeler celbedilerek, tarafların gösterecekleri tüm deliller de toplandıktan sonra, davacının 31.07.1997 tarihinden başlayarak kendi nam ve hesabına çalışmasının bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılıp, irdelenmelidir.Sonuçta, davacının kendi nam ve hesabına çalışmasının olmadığı tespit edilirse, Bağ-Kur sigortalısı olamayacağı kabul edilerek, Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi yaşlılık aylığı tahsisi koşulları irdelenip sonucuna göre, davacının kendi nam ve hesabına çalışmasının olduğu tespit edilirse, önceki hüküm gibi karar verilmesi," gerekleri, bozma nedeni yapılmış olmasına karşın, Mahkemece, nakliyecilik işi nedeniyle 22.10.1997 tarihinde başlayıp 14.05.1998 tarihinde sona eren davacının vergi mükellefiyetine ilişkin vergi dairesinden tüm belgeler istenmeden, limited şirket ortaklığı nedeniyle ticaret odası ve vergi mükellefiyetinin halen devam edip etmediği araştırılmadan; devam ediyorsa, nedeni davacıya açıklattırılmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu hukuki dayanağı olmayan bilirkişi raporu dayanak alınarak yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Bu kez, eldeki dava açısından uygulama yeri bulunduğundan öncelikle, 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 22.02.2006 gün ve 5458 sayılı Yasanın 13 üncü maddesi ile değişik Ek 19 uncu maddesinde yer alan "Bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise, tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez..." yine, aynı yasa ile eklenen 1479 sayılı Kanunun geçici 26 ncı maddesindeki, "Bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 31/3/2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar veya hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19 uncu madde hükmü uygulanır." düzenlemeleri gözetilerek, dosya içerisinde çelişik bilgiler bulunması karşısında, öncelikle, davalı Bağ-Kur'a yazı yazılarak davacının hangi tarihlerde 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak kabul edildiği ve prim ödemeleri açıklığa kavuşturularak, uyuşmazlık konusu dönem belirlendikten sonra davacı hakkında bir değerlendirme yapılarak; davacının Bağ-Kur'a olan prim borcu yukarıda açıklanan yasal çerçeve içerisinde ise, prim ödemesi ve sigortalılığı devam ettirme iradesi bulunmayan dönemde davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalılığının durdurulacağı, giderek" 1479 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalılıktan bahsedilemeyeceği gözetilmeli, aksi halde, Mahkemece, uyulan Dairemizin bozma ilamı gereği olarak yukarıda belirtilen eksiklikler tamamlanarak yapılacak değerlendirme sonucu bir karar verilmelidir.Kabule göre, 2829 sayılı Kanunun 8 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanmasında; birleştirilen her tür hizmet ayrı ayrı değerlendirilerek hangi Kurumdan ve hangi yasadaki koşullara göre aylık bağlanabileceği, başka bir anlatımla hangi Kurum ve yasa yönünden yaşlılık aylığı koşullarının oluştuğu değerlendirilerek, tahsis koşullarının oluşup oluşmadığı irdelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, 2925 sayılı Kanun kapsamında gerçekleşen hizmetlerin 506 sayılı Kanun kapsamındaki hizmetlerle aynı statüde kabul edilerek yazılı şekilde kabul kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalılar Bağ-Kur ve Sosyal Sigortalar Kurumu Avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03/12/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.