Mahkemesi : İskenderun 1. İş Mahkemesi Tarihi : 09.01.2015No : 2014/625-2015/8Dava, emekli aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesinti yapılması yönündeki Kurum işleminin iptali ile kesinti tutarlarının geri ödenmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada ilâmında belirtilen şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacının, 01/04/1991 tarihinde yaşlılık aylığı almaya başladıktan sonra serbest avukat olarak çalışmaya devam ettiği ve Kurumca, 15/05/2013 tarihli yazı ile, 01/10/1999-30/09/2008 tarihleri arasındaki aylıklarından kesilmesi gereken SGDP'nin kesilmediğinin tespit edilmesi nedeni ile davacıya 6.959,44 TL birikmiş borç tahakkuk ettirildiği belirtilerek bildirildiği, davacının ise, 28/05/2013 tarihli dilekçe ile Kurum’a başvurduğu ve anılan borca itiraz ederek, dava hakkı saklı kalmak kaydı ile yapılandırılmasını talep ettiği, yapılandırma işlemi sonrasında borcun 7.228,83 TL'lik kısmının (7 taksit) ödendiği anlaşılmaktadır. Eldeki davada, davacı, gerek zamanaşımı dolduğunu gerekse, 6111 sayılı yasa ile bu yasaya istinaden çıkarılan yönetmeliğin 6/1, 6/2, 10/2 maddeleri kapsamında geriye dönük 5 yıldan fazla sosyal güvenlik destek primi borcunun istenilemeyeceği düzenlenesi karşısında borcunun olmadığını tespiti ile Kurum’a ödenen sosyal güvenlik destek primlerinin istirdatını istemiştir. Mahkemece, dava konusu borçlardan zamanaşımına uğrayan en son sosyal güvenlik destek primi borcunun 2008 yılının 5. ayına ait olduğunu belirterek buna göre de; davacının davalı kuruma borcunun 448,67 TL olduğu belirlenmiştir. Davanın yasal dayanaklarından biri, 08/09/1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı Yasa'nın 8. maddesi ile 506 sayılı Yasa'nın 63. maddesine eklenen ''bu kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken serbest avukat ve noter olarak çalışmalarını sürenlerin, sosyal yardım zammı dahil almakta oldukları aylıklarından %15 oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilir hükmü olduğu gibi diğer yasal dayanağı ise, 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gereği öngörülmüş; 3917 sayılı Kanun'la yapılan bu değişiklik aynı Kanun'un 8. maddesi hükmüne göre 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiş; daha sonra, 24.06.2004 tarih ve 5198 sayılı Kanun'la aynı maddede yapılan değişiklik sonucunda Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun'un 102. maddesinin de uygulanma olanağı bulunmadığı düzenlemesi getirilmiş ve düzenleme 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından 3917 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceki dönemle, 5198 sayılı Kanun'un yürürlüğü sonrasına ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu’nun alacak hakkı, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Giderek, zamanaşımının başlangıç tarihi ise yine Borçlar Kanunu’nun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanunu’nun 132. ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir. 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanun'un getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu döneme ilişkin prim ve gecikme zammı alacakları yönünden ise, 6183 sayılı Kanun'un zamanaşımına ilişkin 102. ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. Bu yönde 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşıdır.6183 sayılı Kanun'un 103. maddesinde ise zamanaşımını kesen haller sayılmış olup kesilmenin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Kurum alacaklarında tahsil zamanaşımı borcun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre belirlenir. 08/12/1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanunun getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu dava konusu döneme ilişkin prim vs. alacakları için tahsil zamanaşımı süresi 5 yıl olup zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşıdır. Ödeme emrinin tebliği veya Kanunda sayılan diğer nedenlerle tahsil zamanaşımı kesildikten sonra takip eden yılbaşından itibaren yeniden işlemeye başlar. Yeniden işlemeye başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş ise davacıların bu borçlardan sorumlu olmadığının kabulü gerekir. anlaşılmaktadır. Zamanaşımı; alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden, dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade etmektedir. Sonucu alacak hakkına son verme değil, onu eksik borç haline getirme olarak ortaya çıkar. Zamanaşımına ilişkin düzenlemelerin temelinde ; iddia edilen alacağın aradan uzun zaman geçmiş olmasına rağmen kullanılmaması karşısında borçlunun oldukça uzak geçmişte kalan bir borçtan doğabilecek ihtilaflara karşı korunması, kendi alacağına karşı uzun süre kayıtsız kalan kimsenin bu hakkının artık korunmaya layık olmadığını kabul etmiş sayılması yatmaktadır.Davacının, sorumlu olduğu dönem, 01/10/1999-30/09/2008 tarihleri arasıdır. Buna göre, Mahkemece, 6111 sayılı yapılandırmadan yararlanılabilmesinin ön koşullarından biri tüm haklarından vazgeçmesi ile mümkün olduğu gözetilip yapılan ödemelerin hangi dönemlere karşılık geldiği Kurum’a sorulmalı, şayet zamanaşımına uğrayan 2004 Haziran öncesi döneme aitse artık bunun eksik borç haline geldiği kabul edilmeli bu dönem sonrasına aitse zamanaşımına girmediği için Kurum’un işlemi yerinde görülmeli ve sonucuna göre hüküm tesis edilmelidir. Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.