Mahkemesi : Kütahya İş Mahkemesi Tarihi : 04.06.2013No : 2011/413-2013/211 Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum ve davalılardan H.. K.. İnş. ve Teks. Ltd. Şti. avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarının 1. maddesinde poliçe ile sigortalının maruz kalacağı kazaların neticelerine karşı teminat verildiği belirtilmiş, 2. maddesinde de kaza tanımı “ani ve harici bir hadisenin tesiri ile sigortalının iradesi dışında ölmesi ve cismani bir arızaya maruz kalması” şeklinde yapılmış, yine Genel Şartların 8. maddesinin (b) bendinde poliçe ile temin edilen bir kaza, sigortalının derhal veya kaza tarihinden itibaren iki sene zarfında daimi surette maluliyetine sebebiyet verdiği takdirde tıbbi tedavinin sona ermesini ve daimi maluliyetin kat'i surette tesbitini müteakip, daimi maluliyet sigorta bedeli aşağıda münderiç nisbetler dahilinde kendisine ödeneceğinin düzenlenmiş olup; c.. sigortası türü olan ferdi kaza sigorta poliçesinin, işverenin zararlarını yüklenen sorumluluk sigortası kapsamında değerlendirilmesinin mümkün bulunmamasına göre, davacı kurumun iş kazası nedeniyle 506 sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince davalı sigorta şirketine rücu imkanın bulunmadığına yönelik Mahkeme kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Davacı Kurum, 13.09.2006 tarihli iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan masrafların rücuan tazminini talep etmiştir.5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki; “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır….”; düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin, anılan Yasada, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir hüküm bulunmadığı ve genel olarak Yasaların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının sonucu olarak davanın yasal dayanağının 506 sayılı Yasanın 26. maddesi olduğu belirgindir.506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı (Anayasa Mahkemesinin 23/11/2006 tarihli ve E:2003/10 K:2006/106 sayılı Kararı ile bu fıkrada geçen “sigortalı veya haksahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bölümü iptal edilmiştir.) Kurumca işverene ödettirilir.…İş kazası veya meslek hastalığı, 3. bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3. kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.” düzenlemesine göre; davaya konu iş kazasında kusurlu olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığı sorumludur. 506 sayılı Yasanın 26. maddesinde düzenlenmiş bulunan rücu davaları, sigortalının alacağından bağımsız, kanundan doğan basit rücu hakkına dayalı olup; sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporuyla ulaşılan sonuçlar, rücu davasında bağlayıcı nitelikte bulunmamakta; 506 sayılı Yasanın 26. maddesi çerçevesinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde, güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir. (Hukuk Genel Kurulu 17.01.2010 tarih 2010/10-10 Esas, 2010/14 Karar sayılı Kararı) Dosya kapsamına göre, sigortalı tarafından açılan Kütahya İş Mahkemesi’nin 2007/230 Esas sayılı tazminat davasının temyiz edilmekle henüz kesinleşmediği, Mahkemece, iş kazasının meydana geldiği iş kolunda işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanı olan bilirkişi kurulundan yöntemince düzenlenmiş kusur raporu alınmaksızın, anılan dosyada hükme esas alınan ve sigortalıyı %30, davalı şirketi %70 oranında kusurlu bulan rapor esas alınarak karar verilmiş olması, isabetsiz bulunmuştur.Öte yandan, sigortalının Sürekli İş Göremezlik Derecesinin % 17 olduğunun tespit edilerek, kontrol kaydı konulmadığı; sigortalı tarafından açılan tazminat davasında Yüksek Sağlık Kurulu'nun 22.08.2008 tarihli kararında azalma kaydıyla % 9; Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 22.09.2010 tarihli kararında da % 19,2 olarak bildirildiği, Mahkemece, sigortalının sürekli iş göremezlik oranına ilişkin belirtilen bu raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin %17 sürekli iş göremezlik derecesine göre bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri esas alınarak karar verilmesi isabetsizdir.O halde yapılacak iş; yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, sigortalı tarafından açılan tazminat davasının sonucu araştırılarak, kesinleşmesi halinde bu dosyada alınan kusur raporu da gözetilerek, iş kazasının meydana geldiği iş kolunda işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanı olan bilirkişi kurulundan yöntemince düzenlenmiş kusur raporu alınmalı, varsa çelişki giderilmeli; sigortalıda oluşan iş göremezlik oranının ilk peşin sermaye değerli gelir miktarını doğrudan etkileyeceği gözetilerek sigortalının sürekli iş göremezlik oranına ilişkin raporlar arasındaki çelişki giderilmeli, tazminat dosyasında alınan raporlar da dikkate alınmalı, böylece, sürekli iş göremezlik oranının değişip değişmediği tespit edilip sürekli iş göremezlik oranı kesinleştirilerek, değişmesi halinde, değişen sürekli iş göremezlik oranına göre ilk peşin sermaye değerli gelir tespit edilip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.Mahkemece, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yapılarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacı kurum ve davalılardan H.. K.. İnş. ve Teks. Ltd. Şti. avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı H.. K.. İnş. ve Teks. Ltd. Şti.'ye iadesine, 14.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.