Mahkemesi : Şırnak Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTarihi : 21.10.2014No : 2013/92-2014/455Dava, İsviçre sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıcı olduğunun ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ile ödenmeyen aylıkların tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-3201 sayılı Yasa'nın 1. maddesinde; “Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” hükmü düzenlenmiştir. İnceleme konusu olayda; davacının, Türk vatandaşlığını Bakanlar Kurulu izniyle 07.12.1993 tarihinde kaybettiği, yeniden 07.08.2002 tarihinde Türk vatandaşlığına alındığı, 26.11.2012 tarihli borçlanma talebi ile 1985-2004 arası süreyi borçlanmak istediği ve Kurumca 01.05.1985-30.07.1996 arası 4050 gün yurtdışı süresinin borçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının Türk vatandaşı olmadığı yurtdışı sürelerini borçlanma hakkı bulunmadığı gözetilerek, yurtdışı borçlanma gün sayısı ve yaşlılık aylığı hesabının buna göre yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Kabule göre de; davacının tüm talepleri yönünden olumlu karar verilmesine rağmen davanın tam kabulü yerine kısmen kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma gerekir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 16.11.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.