Mahkemesi :Çanakkale İş MahkemesiTarihi :14.03.2014No :2013/388-2014/35Dava, iş kazası tespiti ve aksine Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı ve davalılardan K..avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacı, T.. A.. Yönetiminin sorumlu olduğu çatı onarım işi işyerinde hizmet akdine dayalı ve ücret karşılığı çalışırken, 31.03.2012 tarihinde meydana gelen olayın iş kazası olduğunun tespiti ile aksine Kurum işleminin iptalini talep etmiş olup; Mahkemece, dava dışı Ö.. K..’ın davalı T.. A.. Yönetimine ait binanın çatı yapımını işini üstlenmesi şeklinde beliren çalışma ilişkisinde, üstlenilen işin süreklilik arz etmemesi, ücretin tamamının iş bitiminde ödenecek olması nazara alınarak hizmet akdinin ayırt edici ve belirleyici özelliklerinin somut iş görme ilişkisinde bulunmadığı gibi, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu kanaatine varılarak açılan davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 2. maddesinde, bu Kanunun uygulamasında hizmet akdinin, 818 sayılı Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdini ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesini veya hizmet akdini ifade ettiği, 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 5. maddesinde, haklarında bazı sigorta kollarının uygulanacağı sigortalılar, 6. maddesinde, sigortalı sayılmayanlar sıralanmış, 12. maddesinde, 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlarının işveren olduğu açıklanmıştır. Buna göre sigortalı sayılmanın./...koşulları; hizmet akdine göre çalışma, akitte öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait işyerinde veya işyerinden sayılan yerlerde görülmesi, maddelerde belirtilen “sigortalı sayılmayan” kişilerden olunmamasıdır.Diğer taraftan 818 sayılı Kanunun 313 – 354., 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 393 - 447. maddelerinde genel hizmet sözleşmesi düzenlenmiş olup 818 sayılı Kanunda akit, işçinin belirli veya belirsiz bir zaman süresince hizmet görmeyi, iş sahibinin de kendisine ücret ödemeyi taahhüt ettiği bir sözleşme olarak tanımlanarak aksine hüküm bulunmadıkça, sözleşmenin özel şekle tabi olmadığı, ücretin, zaman itibarıyla olmayıp yapılan işe göre verilmesi durumunda da işçinin belirli veya belirsiz bir zaman için alınmış veya çalışmış olduğu sürece akdin “parça üzerine hizmet” veya “götürü hizmet” adı altında varlığını koruduğu belirtilmiştir.Hizmet akdinin ayırt edici ve belirleyici özelliği, zaman ve bağımlılık unsurları olup önemle vurgulanmalıdır ki 818 sayılı Kanundaki tanımda ve iş sahibinin borçları belirtilirken ücret unsuruna yer verilmiş ise de 5510 sayılı Kanunun sistematiği ve madde düzenlemelerine göre, anılan unsur sigortalı niteliğini kazanabilmek için zorunlu değildir. Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli veya belirsiz bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve bu sürede buyruk ve denetim altında edim yerine getirilmektedir. Bağımlılık ise her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.Hizmet akdi, çoğu kez 818 sayılı Kanunun 355. maddesinde tanımlanan eser sözleşmesi (istisna akdi) ile karıştırılabilmekte, ikisinin ayırt edilebilmesi bazı durumlarda güçleşmektedir. Çalışan, iş gücünü belirli veya belirsiz bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi eser sözleşmesine dayanıyor demektir. Hizmet akdinde ise çalışan, emeğini iş sahibinin emrine hazır bulundurmaktadır ve ücret, faaliyetin meydana gelmesinin sonucu için değil, bizzat yapılan faaliyetin karşılığı olarak ödenmektedir. 313. madde hükmünün açıklığı gereği çalışanın kendi aletleri ile çalışması veya götürü hizmet sözleşmelerinde ücretin, yapılacak işe göre toptan kararlaştırılması olanaklı bulunduğundan, tarafların belli bir fiyat üzerinden anlaşmaları eser sözleşmesinin varlığını göstermediği gibi, götürü sözleşmelerde, bir süre için hizmet etme borcunun mu, yoksa önceden belirlenmiş bir sonucun meydana getirilmesi borcunun mu yüklenildiğinin kuşkulu bulunduğu durumlarda, araştırma yapılarak tarafların amacı, durumu ve yaşam deneyimleri gözetilip hukuki ilişki saptanmalıdır.Dosya kapsamına göre, davacının T.. a.. çatı katında gırgır vinçle demir çıkardığı sırada, demir çubuğun binanın önünden geçen elektrik tellerine değmesi sonucu akıma maruz kalarak yaralandığı, T.. A.. Yönetim Kurulu adına çatı işleri mahiyetinde işyerinin 04.04.2012 tarihinde yasa kapsamına alındığı, dönem bordrolarına göre Ö.. K.. ve N.. A..isimli çalışanların bulunduğu, Kurum müfettiş raporunda, 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerine göre sigorta tescili bulunmayan../...davacının meydana gelen olayını iş kazası olarak değerlendirmenin mümkün olmadığı, işyeri dosyasının sehven tescil edildiği, işverenlik niteliği bulunmadığı anlaşıldığından, çatı işleri için Kurumda 04.04.2012 tarihi itibariyle tescil edilen işyeri dosyasının aynı tarih itibariyle kanun kapsamından çıkarılması kanaatinin bildirildiği, 26.03.2012 tarihli Ö.. K.. ve yönetici arasında imzalanan çatı yaptırma sözleşmesinde, T.. a.. A-B blokları müşterek çatı yapım işinin taşeron olarak Ö.. K..’a verildiği, apartman yönetimi tarafından 23.04.2012 ve 26.04.2012 tarihli makbuzlarla Ö.. K..’a ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, Mahkemece öncelikle, davalı apartman yönetimi ile dava dışı Ö.. K.. arasındaki ilişkinin istisna akdi (eser sözleşmesi) olup olmadığı araştırılmalı, Ö.. K..’ın işveren sıfatının bulunup bulunmadığı tarafların sunacağı delillerle birlikte tartışılmalı, işveren sıfatının varlığı halinde davalı A.. yönetimi hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddi gerektiği gözetilmeli, davalı Kurum aleyhine açılan davada kurum işleminin iptali talep edildiğinden, davalı Kurum yönünden 5510 sayılı Kanunun 13. maddesi kapsamında olayın iş kazası olup olmadığına yönelik değerlendirme yapılmalı, istisna akdi (eser sözleşmesi) olmadığının anlaşılması halinde ise; davalı Apartman yönetiminin işveren sıfatının bulunduğu gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacı ve davalılardan K.. avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 16.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.