Mahkemesi : Bursa 1. İş Mahkemesi Tarihi : 08.05.2012No : 2010/481-2012/209Dava, ödeme emrinin iptali ve haczin kaldırılması istemine ilişkindir.Mahkeme, yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-Yerel mahkeme, davalı Kurum avukatına 01.07.2013 tarihinde tebliğ edilen kararın, 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesine göre tefhimden itibaren 8 günlük süre geçtikten sonra 04.07.2013 tarihinde temyiz edildiği gerekçesiyle HUMK’nin 432. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca 11.07.2013 tarihli Ek Kararla temyiz isteminin reddine karar vermiştir. Davalı Kurum avukatı, temyiz talebinin reddine dair Ek Kararı süresinde ve 18.07.2013 tarihinde temyiz etmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 294/3. maddesine göre “hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.” hükmünü, anılan yasanın 297/2. maddesi ise “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü içermektedir. Yerel mahkemenin tefhim ettiği kısa karar, HMK’nin 297/2. maddesindeki unsurları içerir biçimde yapılmadığından yasada öngörülen 8 günlük temyiz süresinin geçtiğinden söz edilemez. Hal böyle olunca, davalı Kurum avukatının hükmü süresinde temyiz ettiği anlaşıldığından yerel mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin Ek Kararının bozularak kaldırılması ve 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432/son maddesi gereğince asıl hükmün temyizini amaçlayan temyiz itirazlarının incelenmesi gerekir. 2-a) Davanın yasal dayanağı; 506 Sayılı Yasanın 80. maddesi olup anılan madde hükmüne göre, sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın yasal süresi içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen tüzel kişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri, kuruma karşı işverenleriyle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Dava dışı işveren A.. Şirketin yönetim kurulu üyesi olan davacının 506 Sayılı Kanunun anılan madde kapsamında kurum alacağından işveren ile birlikte teselsül hükümleri gereğince sorumluluğu için prim veya diğer kurum alacağının tahakkuk ettiği ve ödenmesi gereken dönemde üst düzey yönetici sıfatıyla şirketi temsil ve ilzam yetkisine sahip bulunması gerekmektedir.Somut olayda, dava dışı borçlu A.. Şirketin 13.06.2005 tarihli genel kurul kararı ile davacının 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyesi seçilmesi, aynı tarihli yönetim kurulu kararı ile şirketi temsil ve ilzam yetkisinin yönetimi kurulu başkanı ile yönetim kurulu üyelerinden her hangi birinin müşterek imzaları ile sağlanacağının belirtilmesi, 08.05.2006 tarihli genel kurul kararı ile davacının tekrar yönetim kurulu üyesi seçilip, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin 13.06.2005 tarihli bir önceki yönetim kurulu kararı gibi belirlenmesi, ödeme emrine konu borcun ise 2006/3-8. aylara ait prim borcuna ilişkin bulunması karşısında, davacının uyuşmazlık konusu dönemde şirketin yönetim kurulu üyesi ve üst düzey yöneticisi sıfatıyla prim borcundan sorumlu olup olmayacağı hususu yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde irdelenip sonucuna göre karar verilmesi gereğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.b) 5510 Sayılı Yasanın 93. maddesi “Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88'inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez...” hükmünü içermektedir. Mahkemece, haciz işleminden önce, davacı hakkında takip yapılıp ödeme emri tebliğ edilip edilmediği hususu da araştırılıp davacının haczin kaldırılmasına yönelik talebi hakkında bir karar verilmesi gereği gözetilmeksizin yazılı biçimde hüküm tesis edilmiş olması isabetsiz bulunmuştur. 3-Diğer taraftan; 11.09.2014 tarihli ve 29116 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngörülen istisnaları haricinde aynı tarih itibariyle yürürlüğe giren İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 6552 sayılı Kanunun 81. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici 60. maddesinin 1., 2., 3., 9. ve 19. fıkralarında; “(1) 2014 yılı Nisan ve önceki aylara ilişkin olup bu maddenin yayımlandığı tarihten önce tahakkuk ettiği hâlde ödenmemiş olan;a) Bu Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılık statülerinden kaynaklanan, sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi, b) Bu maddeye göre yapılan başvuru tarihi itibarıyla ilgili mevzuatına göre ödenmesi imkânı ortadan kalkmamış isteğe bağlı sigorta primi ve topluluk sigortası primi,c) Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ilgili kanunları gereğince takip edilen damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı,ç) 30.04.2014 tarihine kadar (bu tarih dâhil) bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin olup bu maddenin yayımlandığı tarihten önce Kurumca resen tahakkuk ettirilerek işverene tebliğ edildiği hâlde bu maddenin yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan; özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin yapılan ön değerlendirme, araştırma veya tespitler sonucunda bulunan eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi,d) Bu Kanunun 60'ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı olanların genel sağlık sigortası primi,e) Sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken 5335 sayılı Kanunun 30'uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerlerinde çalışmaları nedeniyle aylıkları kesilmesi gerekenlere, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ödeme dönemine kadar yersiz olarak ödendiği tespit edilen aylıklara ilişkin borç, asılları ile bu alacaklara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu maddenin yayımlandığı tarihe kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi ferî alacakların tamamının tahsilinden vazgeçilir.(2) 30.04.2014 tarihine kadar (bu tarih dâhil) işlenen fiillere ilişkin olup bu maddenin yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan idari para cezası asıllarının %50’si ile bu tutara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu maddenin yayımlandığı tarihe kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde idari para cezası asıllarının kalan %50’si ile idari para cezasına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi ferî alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.(3) Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların;a) Bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen ay başından itibaren; birinci fıkranın (d) bendinde belirtilen borçlular yedi ay içinde, diğer bentlerde belirtilen borçlular ise üç ay içinde Kuruma başvuruda bulunmaları,b) İlk taksiti bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen ay başından itibaren; birinci fıkranın (d) bendinde belirtilen borçlular sekiz ay içinde, diğer bentlerde belirtilenler ise dört ay içinde, diğer taksitlerini ise ikişer aylık dönemler hâlinde azami on sekiz eşit taksitte ödemeleri, gerekir.(9) Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.(19) Bakanlar Kurulu, bu maddede öngörülen başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini, bu maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen borçlular yönünden altı aya kadar, diğer borçlular yönünden ise bir aya kadar uzatmaya yetkilidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.Yapılandırma hükümlerinden yararlanabilmek için açıklanan yasal düzenlemede belirtilen genel sağlık sigortası primi haricindeki alacaklar bakımından 31.12.2014, genel sağlık sigortası primi alacakları yönünden ise 30.04.2015 tarihine kadar Kuruma başvuruda bulunulması gerekmektedir.Ayrıca, anılan maddenin 9. fıkrası hükmüne göre de, yapılandırma hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.Mahkemece, yukarıda açıklanan ve karar tarihinden sonra yürürlüğe giren yasal düzenleme gereği, davaya konu borcun yapılandırma kapsamında bulunduğu gözetilmeli, bu çerçevede 6552 sayılı Kanunun tanıdığı alacakların yenidenyapılandırılması olanağından yararlanılıp yararlanılmadığı incelenmeli, yapılandırma başvuru süresinin bitiş tarihleri ile Geçici 60. maddenin 9. fıkrasının “Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.” hükmü de göz önünde bulundurularak, yapılacak değerlendirmeye göre bir karar verilmelidir.Bu hukuki olgular çerçevesinde, yeniden inceleme yapılmak üzere mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.O halde davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 14.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.