Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19459 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16660 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum vekili ve davalılardan .... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 08.12.2009 tarihinde trafik ışığı bulunan kavşakta sigortalının yaya olarak geçtiği sırada davalı ... tarafından kullanılan ve davalı .... tarafından sigortalanan araç ile çarpması şeklinde gerçekleşen trafik kazası nedeniyle sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödemelerinden kaynaklanan davacı Kurum zararının davalılardan teselsül hükümleri gereğince yasal faiziyle birlikte rücuan alınmasına ilişkin eldeki davada, davalı ... hakkında yürütülen ceza yargılamasında, yeşil ışığın davalı ya da sigortalıya yanıp yanmadığının tespit edilememesi nedeniyle, sigortalı ve davalı yarı yarıya kusurlu kabul edilerek, davalı ... hakkında erteli mahkumiyet hükmü kurulduğu, ceza yargılamasının 31.05.2013 tarihli duruşma tutanağında ise Asliye Hukuk mahkemesince alınan kusur rapor örneklerinin celbedildiği, mahkemece, yeşil ışığın kavşakta bulunan araç veya yayaların geçişlerini tamamlamalarına imkan vermek amacı ile birkaç saniye sonra yandığı, kazaya karışan tarafların bu geçiş süresi içerisinde yollarına devam ettikleri sırada kazanın meydana gelmiş olabileceği değerlendirilerek sigortalıya 5/8, davalı ...’a 3/8 kusur izafe eden bilirkişi raporu esas alınarak, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21/4. maddesi olup 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun “Tazminat ve giderlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 99. maddesinde, sigortacıların, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan tutarları hak sahibine ödemek zorunda oldukları belirtilmiştir. Bu tür rücu davalarında sigorta şirketleri yönünden faiz başlangıcına karşılık gelen temerrüt tarihinin belirlenmesi gerekmekte olup değinilen 99. madde çerçevesinde Kurumca şirkete başvurulmasına karşın 8 iş günü içerisinde ödeme yapılmadığı takdirde, anılan sürenin sonunda temerrüt olgusu gerçekleşeceğinden faiz başlangıcının 9. güne karşılık gelen tarih olarak kabul edilmesi, başvuru yapılmaması veya gerekli belgeler eklenmeksizin başvurulması durumunda ise şirketin temerrüdünden söz edilemeyeceğinden, faiz başlangıcı olarak icra takip gününün, takip yapılmaksızın dava açılması durumunda da dava tarihinin esas alınması gerekmektedir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 gün 2011/19–639 Esas, 2012/30 Kararı; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 2009/4–13 Esas, 2009/12 Karar; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.04.2010 gün ve 2010/2–76 Esas, 2010/77 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere düşme, takipsizlik, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar kesinleşmiş mahkûmiyet kararları olarak kabul edilemeyecektir.Diğer taraftan, tarafları ve konusu farklı olan sigortalının açtığı tazminat dosyasında verilen karar, rücûan tazminat davalarında kesin hüküm teşkil etmez. Dolayısıyla o dosyada alınan kusur raporu da eldeki davada kesin delil teşkil etmeyecektir. Şayet, kesinleşmiş ise ancak, güçlü delil teşkil edebilir. Nitekim bu husus, Yargıtay'ın yerleşmiş ve kökleşmiş görüşleri ile de kabul edilmiş bulunmaktadır.Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, rücu alacağına konu tutarın ödenmesi için Kurumca yöntemince düzenlenen uyarı yazısının davalı ... şirketine tebliğ edilip edilmediği araştırılarak, tebliğ edilmesi halinde sigorta şirketi için faiz başlangıcının tebliğden başlayarak 8 iş gününden sonraki 9. güne karşılık gelen tarih olarak kabul edilmesi gerektiği gözetilip, ceza dosyası ve sigortalı tarafından açılan tazminat dava dosyası celbelidip, öngörülen ilkeler gereğince, kesinleşmiş ceza dosyasında maddi vakıanın hukuk hakimini bağlayacağı, hak sahibi dosyasındaki hükmün güçlü delil niteliği bulunduğu dikkate alınarak, uzman bilirkişi heyetinden; çelişkiden uzak, kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak varılacak sonuca göre karar verilmelidir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı Kurum vekilinin ve davalı ....’nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ....'ye iadesine, 12.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.