Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 190 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 10967 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, yetkisiz icra müdürlüğünde takip yapıldığından, dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davaya konu somut olayda; 15.11.2013 tarihli trafik kazası sonucu yaralanan sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin tahsili için İstanbul İcra Müdürlüğünde yapılan takibe, davalı ... vekili tarafından, hem borca, hem de ... icra müdürlüğünün yetkili olduğu belirtilerek yetkiye itirazda bulunulduğu, diğer davalı .... tarafından ise borca itiraz edildiği, kazanın olduğu yer ile davalı ...’ın ikametgahının ... yargı sınırları içerisinde olduğu, diğer davalı ....'nin ikametgahının ise İstanbul Adli yargı sınırları içerisinde bulunduğu belirgindir. İİK.'nun 50.maddesi “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.” hükmüne amir olup, HMK.'nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı yasanın 7. maddesi ile “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.” hususları belirtilmiştir. Söz konusu olayda kesin yetkili mahkemenin bulunmaması sebebiyle, davacı seçimlik hakkını kullanarak, davalılardan birinin yerleşim yerinde icra takibi yapabilecektir. Şu halde davalı ....'nin ikametgahının bulunduğu yerde icra takibi yapılabileceğinden, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.