Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 189 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 25158 - Esas Yıl 2012





. ... Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1988 yılı ila 01.09.2003 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilâmda belirtildiği şekilde davacının kesintisiz çalışmasını ispat edememesi nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 5510 sayılı .... Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez../...-2- Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile, sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun....ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını yada kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin aksinin ancak, eş değerde delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez.Somut olayda; davacı, davalı işyeri nezdinde 1988 yılından, 01.09.2003 tarihine kadar kesintisiz çalışmalarının tespitini istemiştir. Mahkemece, davacının iddialarının tanık beyanları ile desteklenmediğinden bahisle, davanın reddine karar verilmiş ise de; dosya kapsamında yer alan davacının sigortalı hizmet cetveli dökümünde, davacının davalı işyerinde 01.02.1988 – 01.09.2002 tarihleri arasında kesintili çalışmalarının olduğu, yine, talep dönemi içerisinde, davacının dava dışı 6 farklı işyerinde çalışmalarının olduğu, davacının, dava dışı işyerlerindeki çalışmaların bir kısmını kabul ettiği, bir kısmını kabul etmediği, bir kısmına ilişkin beyanda bulunmadığı, davacının çalışmalarını kabul etmediği dava dışı işyerinden Kuruma intikal eden 24.11.1999 tarihli ve davalı işyerinden Kuruma intikal eden 15.07.2002 tarihli işe giriş bildirgelerindeki imzaların davacının el ürünü olmadığına dair ....tarafından rapor düzenlendiği, yargılama aşamasında dinlenen tanık beyanlarında davacının çalışmalarının kesintili olduğuna ilişkin beyanlar bulunmasına rağmen, davacının kesintili çalışmalarının sürelerine ilişkin açık ve net beyanlar bulunmadığı değerlendirildiğinde mahkemenin kararının eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, davacının, kesintisiz olduğunu iddia ettiği çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davacının, sigortalı hizmet cetveli dökümünde yer alan dava dışı işyerlerinden çalışmaları ile ilgili olarak Kuruma verilen işe giriş bildirgeleri ve bordrolarda sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın kendisine aidiyeti sigortalı tarafından kabul edilenler ile inkar edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine sigortalı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı; söz konusu belgelerdeki imzanın../...-3- sigortalıya ait olmadığının ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlarda belgeleri düzenleyen dava dışı işyerlerinde çalışmanın gerçek ve fiili olup olmadığı yöntemince araştırılmalı; yine davacının, davalı işyerindeki kesintili çalışmalarında çalışmaların süreleri ile bu kesintili çalışmaların aralıklı olup olmadığı ile kesintili çalışmalar arasında davalı işyerinde çalışmalar olup olmadığı tespit edilmeli, tespite göre kesintili çalışmalar arasındaki çalışmalarının aralıklı olup olmamasına göre hak düşürücü süre irdelenmeli; davacının ismi bulunan, davalı işyerinin 1988/3 ile 1989/2. dönem bordrolarındaki çalışmaların davacıya aidiyeti yöntemince araştırılmalı; dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler kolluk araştırması ve kurumdan sorulmak suretiyle saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği, ya da, bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı; tespiti istenen dönemde davalı işyerinde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli; yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, işyerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği ile, davacının çalışmalarında kesinti olup olmadığı, kesintili çalışma süreleri nazara alınmalı, çelişkiler vaki olursa usulünce giderilmeli; böylece, bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir,Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.