Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 188 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 24846 - Esas Yıl 2012





.... Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkeme, ilâmda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1 – Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı işveren ve Kurum avukatlarının, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-5510 sayılı bbbb Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de gözönünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve./..-2- Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.Somut olayda; davacı, 02.10.2009 tarihli dava dilekçesinde, davalı işyeri nezdinde 17.12.1997 – 18.07.2005 tarihleri arasında bildirilmeyen 17.12.1997 – 21.04.2003 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitini istemiştir. Mahkemece, davacının, dava dışı işyerlerindeki çalışmaları dışlanarak davalı işyerinde çalıştığı tespit edilerek kabul hükmü kurulmuştur. Mahkemenin, 01.06.2000 tarihinden sonraki, davacının çalışmalarının kabulüne ilişkin hükmü, isabetli ise de; davacının, hizmet döküm cetvelinde davalı işyerinden farklı işyerlerinden olan 01.11.1998 – 30.04.1999 ile, 20.04.2000 – 31.05.2000 tarihleri arasındaki çalışmaların, davalı işyerindeki çalışmalarına kesinti oluşturup oluşturmadığı tespit edilmeden, 01.06.2000 tarihinden önceki çalışmaların kabulü, eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, davacının, hizmet döküm cetvelindeki davalı işyeri dışındaki işyerlerinin davalı işveren ile ilgisi olup olmadığı tespit edilmeli, 01.06.2000 tarihinden önceki talep edilen dönem içerisinde, davacının, davalı işyerinde çalışmalarına ilişkin Kuruma bildirim, ya da, Kurumca tespit yapılıp yapılmadığı yöntemince araştırılmalı, sonucuna göre, hak düşürücü süre irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hak düşürücü süre irdelenmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.