Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1879 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18687 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : . İş MahkemesiTarihi : 18.05.2015Dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.Mahkeme, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.....San. A.Ş. adına kayıtlı, sicil numaralı işyerinin kuruma karşı olan 2002 yılı 9. ay ile 2008 yılı 3. aylar arasındaki prim borçları nedeniyle, davacı adına tanzim edilerek gönderilen 3 adet ödeme emirleri içeriğine göre, davalı kurumca davacının adı geçen anonim şirkette temsil ve ilzama yetkili olmadığı nedeniyle sorumlu tutulmadığı anlaşılan eldeki davada yazılı şekilde verilen kararın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.01.10.2008 tarihinden önce tahakkuk eden prim borçları nedeniyle davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 80/11. maddesinde; “Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar” hükmü öngörülmüştür. Anılan madde hükmüne göre, tüzel kişiliği haiz bir Özel kuruluşta görev yapan bir kişinin primlerin ödenmesinden işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olabilmesi için; primlerin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili, üst düzey yöneticisi olması zorunludur.Türk Ticaret Kanunu'nun 317. maddesi uyarınca; bir anonim şirketin idare ve yönetimi aynı zamanda karar organı olarak, yetkili idare meclisince yerine getirilmektedir. Her iki hükmün birlikte değerlendirilmesi durumunda; anonim şirket yönünden primlerin ödenmesinde, sorumlu üst düzey yöneticiden söz edebilmek için bu kimsenin yönetim kurulunda başkan veya başkan yardımcısı gibi unvan taşıması veya imza yetkisine sahip üye olması veya şirketin yönetiminde parasal konularda yetkili genel müdür, finansman veya muhasebe müdürü gibi üst düzeyde sorumluluk taşıyan görevli olması gerekir. Bunun dışında kalan ve şirketin idare veya mali işlerinde doğrudan söz sahibi veya yetkili olmayan, karar organında yer almayan kişilerin işveren ile birlikte müşterek sorumluluğu düşünülemez. Şirkette görevli bir kimsenin belli konularda imza sahibi olması da bu zorunluluğu ortadan kaldırmaz.506 sayılı Kanun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, 01.10.2008 tarihinden sonra tahakkuk eden prim borçları hakkında 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi ile, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur” şeklinde düzenlenme getirilmiştir. Yapılan bu düzenleme ile tüzel kişiliği haiz bir özel kuruluşta görev yapan yönetim kurulu üyelerinin primlerin ödenmesinden işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları açıkça belirtilmiştir.Müteselsil borçlulukta alacaklı, alacağının tamamını veya bir kısmını karşısındaki borçlulardan dilediği birinden isteyebilmek imkânına sahip bulunduğu gibi, borçlular da alacaklıya karşı borç sona erinceye kadar hep birlikte sorumlu olmakta devam ederler. Borçlulardan birinin borç ödemeden aciz haline düşmesinin veya iflas etmesinin alacaklı için her hangi bir tehlikesi yoktur; zira diğer borçlulardan her biri borcun tamamını ifa etmek yükümlülüğü altında bulunmaktadır. Müteselsil borçluluk alacaklıya, borçluların içinden ödeme gücü en yüksek olanı seçerek edimin tamamını ondan isteyebilme yetkisini tanır.Bu yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; öncelikle davacının yönetim kurulu üyesi olduğu iddia edilen Anonim şirket olan ... A.Ş.’nin ticaret sicil kayıtlarının eksiksiz ve okunaklı suretlerinin getirtilmesi, davacının bu şirkette yönetim kurulu üyeliği bulunup bulunmadığı ve varsa hangi dönemler arasında bu görevi yaptığı dikkate alınmak suretiyle 506 sayılı Yasa'nın 80. 5510 sayılı Yasa'nın 88/20. veya 6183 sayılı Yasa'nın mükerrer 35’inci maddeleri kapsamında sorumluluğunun bulunup bulunmadığı araştırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.