Mahkemesi :İş MahkemesiDavacı, ... rant sosyal güvenlik rejimine ilk defa giriş tarihi olan 01.08.1983 tarihinin, ...’de sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinin ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini istemiştir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Somut olayda, davacı ... rant sigortasına giriş tarihi olan 01.08.1983 tarihinin, ...’de sigorta başlangıç tarihi olarak tespitini ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini istemiş, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporuna istinaden, davacının ... rant sigortasına giriş tarihi olan 01.08.1983 tarihini ...’de sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine, tahsis başvuru tarihini takip eden aybaşı olan 01.01.2014 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine, bu tarihten itibaren emekli maaşlarının ödenmesine, dair davanın kabulüne dair hüküm kurulmuştur. Mahkemenin sigortalılık başlangıcına ilişkin hükmünde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, davacının, 3201 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca yurda kesin dönüş şartını yerine getirip getirmediği araştırılmadan, 5510 sayılı Kanunun 4/1-a ve 4/1-b maddesi kapsamında yurtiçi sigortalılığı olup olmadığı, bu çalışmaların tarihleri ve süresi Kurumdan araştırılıp, sonucuna göre davacının yapmış olduğu 3201 sayılı Kanun kapsamındaki yurtdışı borçlanmasının 5510 sayılı Kanunun 4/1-a ya da 4/1-b maddesi kapsamında kabul edilip edilmeyeceği irdelenip, tahsis şartları oluşup oluşmadığı tespit edilmeden, davacının yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine yönelik istemi hakkında, yazılı şekilde hüküm kurulması, eksik inceleme ve yetersiz araştırmaya dayalıdır. 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunun 79. maddesi ile 3201 sayılı Kanunun 5. maddesine eklenen 4. fıkrada “ Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; ...’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” şeklinde yurtdışı hizmet borçlanmasına ait sürelerin 5510 sayılı Kanun kapsamında hangi sigortalılık haline göre kabul edileceği düzenlenmiştir. Yurtdışında çalışan Türk Vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak, ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde ...’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla kabul edilen 3201 sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlandırılan sürelere dayalı olarak hangi şartlarda aylık bağlanacağı anılan Kanunun 6’ıncı maddesinde belirlenmiştir. Tahsis yapılabilmesi için aranan koşullardan birisi de, yurda kesin dönülmüş olmasıdır.Çünkü, bilindiği üzere 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 3’üncü maddesinde yer alan, borçlanma isteminde bulunabilmek için yurda kesin dönüş yapılması gereğini öngören düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin 12.12.2002 günlü, 2000/36 E. 2002/198 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş, 29.07.2003 tarihli 4958 sayılı Yasanın 56’ıncı maddesiyle de, 3201 sayılı Yasanın 3’üncü maddesinde bu yönde gerekli düzenleme yapılmıştır. Sıralanan hukuksal çerçeve karşısında, yurt dışında bulunan Türk Vatandaşlarının borçlanabilmeleri için yurda kesin dönüş yapma koşulu ortadan kalkmış olmakla birlikte, 3201 sayılı Yasa gereğince borçlanan Türk Vatandaşlarına yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için,a) Yurda kesin dönülmüş olması,b) Tahakkuk ettirilen döviz borcunun tamamının ödenmiş olması, c)Döviz borcunun tamamının ödenmesinden sonra yazılı istekte bulunulması koşullarının hepsinin birlikte gerçekleşmesi gerektiğine ilişkin aynı Kanunun 6’ıncı maddesi hükümleri Anayasa Mahkemesince iptal edilmemiş olup ayaktadır. Anılan düzenleme, aylık bağlanması için “kesin dönüş” şartını aramakla birlikte, “kesin dönüş” konusunda açıklayıcı bir bilgi içermez.Hukuk Genel Kurulu’nun 1997/10-588-857, 1998/10-645 1999-237 sayılı Kararlarında da belirtildiği üzere, yurda kesin dönüş yapmaktan söz edebilmek için yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarının çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini, gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirerek yerleşmek ve sosyal güvenliklerini de burada sağlamak üzere anavatana dönüş yapmaları gerekir. Başka bir anlatımla, yurt dışındaki işçi sıfatıyla, çalışma hayatıyla ilgili tüm bağlarını ve ilişkilerini bitirmeden ilgili ülkenin sosyal güvenlik kuruluşundan işsizlik,hastalık gibi yardım alarak geçici sürelerle yurda giriş yapmak “kesin dönüş” yapıldığı anlamını taşımaz. Yine yurtdışındaki işini kaybetmek de her zaman kesin dönüşe delalet etmez. Giderek kişi işsiz kalabilir ama işsizlik sigortasından yardım almayı yeterli görerek yurda kesin dönüş yapmayabilir. Bu konuda çıkarılan, 06.11.2008 tarih 27046 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesinde de “Kesin dönüş; Aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu” ifade edeceği öngörülmüştür. Şu halde yapılacak iş; davacıya aylık bağlanabilmesi için 3201 sayılı Kanunun 6'ıncı maddesinin aradığı kesin dönüş koşulunun yeniden ve usulünce (bu anlamda özellikle yurtdışı sigorta merciine ait son tarihli tercümeli hizmet cetveli celbedilerek v.s) araştırılmalı, davacının 5510 sayılı Kanunun 4/1-a ya da 4/1-b maddesi kapsamındaki yurtiçi sigortalılığı, dönemleri ve süresi Kurumdan sorulup, ilgili bilgi ve belgeler celbedilmeli, 3201 sayılı Kanunun 5 nci maddesine eklenen 4 ncü fıkrası gözetilerek, davacının yurtdışı hizmet borçlanmasına ait sürelerin 5510 sayılı Kanun kapsamında hangi sigortalılık haline göre kabul edileceği tespit edilip, varılacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.