Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18661 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14399 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : İş Mahkemesi Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum vekili, davalı ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dosya kapsamından; 02.01.2000 tarihinde saat 07,50 sıralarında K... K.T. C. L. kentinde tarihinde, davalı ... ve davalı ...’ın yönetimindeki araçlarla karıştıkları trafik kazasında yolcu olarak bulunan Kurum sigortalısı ...’nun öldüğü ve sigortalının hak sahiplerine davacı Kurum tarafından aylık bağlandığı anlaşılmaktadır. Davacı Kurum, söz konusu aylıklardan oluşan sosyal sigorta yardımlarının 1479 sayılı Kanun’un 63’üncü maddesi uyarınca kusurlu sürücüden rücuan tahsiline karar verilmesini istemiş; Mahkemece, trafik kazasının ...’de olduğundan, teselsülen açılan davada davalıların kusurunun ancak kendi içlerinde açılan rücuya konu davada önem göstereceğinden bahisle kusur raporu alınmadan davalılar %100 kusurlu kabul edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.1-) 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 39. maddesinde; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malül veya vazife malülü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurum zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 63’üncü maddesi olup, kusur sorumluluğuna dayanmaktadır. Mahkemece, davaya esas trafik kazası ile ilgili ceza dosyası bulunup bulunmadığı araştırılıp, celbedilip, maddi vakıa tespit edilmeli, trafik kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman ve tarafsız kişi yada kişilerden kusur raporu alınıp, varılacak sonuca göre karar verilmelidir. 2- Kabule göre ise; a) Eldeki rücu davasında, hak sahiplerine bağlanan ölüm aylıklarının ilk peşin sermaye değerlerinden oluşan rücû alacağına faiz onay tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekmekte olup, dosya kapsamında bulunan Hatay Bağ Kur il müdürlüğününün hukuk servisine hitaben yazısında aylığın onay tarihi 20.04.2000 tarihi olarak belirtilmesine rağmen tahsis onay belgesi başlıklı belgede tahsis onay tarihi 17.04.2000 yazdığı, mahkemece, anılan çelişki giderilmeden, hak sahiplerine bağlanan ölüm aylıklarının ilk peşin sermaye değerlerinden oluşan rücû alacağına faiz başlangıcı olarak 17.04.2000 tarihine hükmedilmiştir. b) Yargılama giderleri (hüküm tarihinde yürürlükte bulunan) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323. maddesinde sayılarak, (ğ) bendinde vekâlet ücretine de yer verilmiştir. 29.05.1957 gün ve 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, karşı tarafa yüklenmesi gereken ve yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretine, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden (resen) hükmedilmesi gerekir.Eldeki davada; davanın kabulüne karar verildiği halde, davacı Kurum lehine, avukatla temsil edildiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte olan tarife uyarınca vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, davacı Kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davacı Kurum vekili, davalı ... vekili ve davalı ... bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 05.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.