Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 183 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 18627 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Mahkemece uyulan bozma ilamızda, kaçınılmazlık olgusunun yeterince tartışılmadığı ile mevcut olaya göre de fazla hesaplandığı hususları nazarında yeniden rapor aldırılması gerektiği belirtilmiş, uyulan bozma ilamı sonrası alınan raporda, sigortalı kaptan pilotun %50, ikinci pilotun %20, davalı şirketin %30 kusurlu olduğu anlaşılmış ise de, önceki raporlarda kaçınılmazlık olgusunun fazla hesaplandığı belirtildiği halde bu raporda kaçınılmazlığa yer verilmediği, yine önceki raporlarda ikinci pilota kusur verilmediği halde son raporda verilmek suretiyle, raporlar arasındaki çelişkinin tam olarak giderilmediği anlaşılmakla; mahkemece konusunda ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden iş kazasının oluşumundaki kusur durumunu irdeleyen oluşa ve mevzuata uygun kusur raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Kabule göre de, 506 sayılı Yasanın 26. maddesinde düzenlenen halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirlerin, tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı şekilde belirlenmesi gerektiğinden, artışlı değerler dikkate alınarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.Yine, Davanın yasal dayanaklarından, 506 sayılı yasanın 26 maddesinin son fıkrası “Ancak; iş kazası veya meslek hastalıkları sonucu ölümlerde bu Kanun uyarınca hak sahiplerine yapılacak her türlü yardım ve ödemeler için, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kasdı veya kusuru bulunup da aynı iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine Kurumca rücu edilemez” hükmüne amir olup, mevcut olay nedeniyle vefat eden ikinci pilota kusur verildiği anlaşılmış ise de, yardımcı pilot yönünden rücu edilmezlik ve teselsül hususunun irdelenmemesi ile davalının toplamda ne kadarlık kusurdan sorumlu olduğunun ayrıca belirtilmemesi isabetsiz görülmüştür.Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca araştırma yapılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 17.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.