Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17962 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17136 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : İş Mahkemesi Ödeme emirlerinin iptali davasının bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılaması sonunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesini tarafların avukatlarının istemesi ve davacı avukatının duruşma talep etmesi üzerine, dosya incelenerek işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27.10.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davacı adına Av. ... ve davalı adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlandı. Hazır bulunanların açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde, düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, sair temyiz itirazlarının REDDİNE;2-)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde; "(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar: ... c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri... (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmü bulunmaktadır.Belirtilen yasal düzenleme çerçevesinde, mahkemenin uyma kararı verdiği Dairemizin bozma kararında benimsendiği üzere, içerdikleri prim borçlarının zamanaşımına uğramış olması nedeniyle 2004/10600, 2009/12, 13 ve 16 takip sayılı ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde "2003 Aralık ayı ve öncesi kurum alacaklarından davacının sorumlu olmadığının tespitine" karar verilmiş olması;3-)Asıl prim borçlusu ... meclisinde görevli ve davaya konu 01.01.2004 – 31.09.2006 tarihleri arasında kalan döneme ait olan prim borçlarını müteselsilen ödemekle sorumlu olduğu görülen davacının; asıl borçluya gönderilen ödeme emirlerinde belirtilen dönem ve miktarlar gözetildiğinde; 2006/17400 takip sayılı ödeme emri içeriğindeki 16.861,24 TL. prim ve 18.064,81 TL. gecikme zammından; 2006/17401 takip sayılı ödeme emri içeriğindeki 1514,95 TL. prim ve 1700,02 TL. gecikme zammından; 2009/12949 takip sayılı ödeme emri içeriğindeki 27.496,20 TL. prim ve 36.904,67 TL. gecikme zamından sorumlu tutulması gerekmesine karşın, bilahare yapılan yazışmalarda borcun; 2006/17400 takip sayılı ödeme emri içeriğindeki 16.466,14 TL. prim ve 4867,19 TL. gecikme zammından; 2006/17401 takip sayılı ödeme emri içeriğindeki 1474,57 TL. prim ve 427,65 TL. gecikme zammından; 2009/12949 takip sayılı ödeme emri içeriğindeki 13.361,22 TL. prim ve 16.36230 TL. gecikme zammı olarak bildirildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, aynı işyeri numarası altında 2006/17400 takip sayılı dosya ile 2009/12949 takip sayılı dosyada, aynı dönem olan 2004 yılı 1, 2, 6 ve 12. aylar mükerrer olarak yer almakta ise de, prim borçlarının farklı miktarlarda olduğu; 2006/17400 takip sayılı dosyadaki 2004 yılı 12. ay prim borcu olan 312,46 TL. nin kurum belgeleriyle uyumlu olmasına karşın, diğer ayların dayanak belgelerinin bulunmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca;Develi ...na gönderilen ödeme emirleri ve özellikle kesinleşenler gözetilmek suretiyle; 2006/17400, 17401 ve 2009/12949 takip sayılı icra dosyalarından 2004 yılı 1. ay (dahil) ile 2006 yılı 8. ay (dahil) arasında kalan dönemde ödenmesi gereken prim ile 10.09.2009 tarihine kadar işleyen gecikme zammı borçlarının ay be ay tutarı; gerektiğinde, 2006/17400 takip sayılı dosya ile 2009/12949 takip sayılı dosyada, aynı dönem olan 2004 yılı 1, 2, 6 ve 12. ayların farklı miktarda prim borçları için mükerrer olarak yer almasının nedeni kuşku ve duraksamaya yer kalmayacak şekilde davalı Kuruma sorulup belirlendikten sonra yapılacak irdeleme ve değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Ayrıca belirtmek gerekir ki, HMK. 266 ve devamı (HUMK. 275 vd.) maddelerine göre takdiri kanıt olarak düzenlenen “bilirkişi”; görülmekte olan davada hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi imkanı bulunmayan ve özel, teknik bilgiyi gerektiren konuda/konularda oy ve görüşüne başvurulan, bu anlamda mahkemeye yardımcı olan üçüncü kişi olarak tarif edilmektedir. Konuluş sebepleri arasında hâkimlik mesleğinin niteliğini ve tarafları pahalı yargıdan korumak bulunan maddede, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren durumlarda bilirkişinin oy ve görüşünün alınması mahkemenin takdir yetkisi içerisinde kabul edilmiş olup, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile tespiti/çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulması, emredici hükümle yasaklanmıştır. 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da belirtildiği gibi, hakim, kanunları doğrudan doğruya uygulayarak iddia ve savunmadaki sonuç ve istemleri karara bağlamakla yükümlüdür. Bir davada yargı görevine giren konular için bilirkişi düşüncesi alınamaz, yargı görevi bilirkişiye aktarılamaz. Yargılama görev ve yetkisini elinde bulunduran hakimin hak ve adalete uygun karar vermek zorunluluğu bulunduğu gibi, davayı en az giderle ve en kısa sürede sonuçlandırmak için kendisinden beklenilen özeni gösterme yükümünün de varlığının tartışmasız olduğu bozma sonrası yürütülecek yargılamada özellikle gözetilmelidir.O hâlde, tarafların avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, davacı avukatı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, davalı avukatı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, 27.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.