Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17883 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16434 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, davalıya yersiz ödendiği ve davacı kurumun zarara uğradığı iddia olunan ölüm aylıklarının davalıdan tahsiline dair alacak istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Hakkında verilen boşanma kararı 08.01.2001 tarihinde kesinleşen ve eski eşi ile tekrar 27.03.2013 tarihinde evlenen davacıya, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı ve tekrar evlendiği eşiyle ayrı oldukları tarihlerde fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, 01.11.2008 – 31.05.2013 tarihleri arasındaki aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiş olup, hükmün Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle yapılan başvurunun, Anayasa Mahkemesi'nin 15.12.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.04.2011 gün ve 2009/86 Esas - 2011/70 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, dolayısıyla iptal edilmeyen fıkranın yürürlükte olduğu belirgindir.Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa'nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davalı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.Bu yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığı altında; uyuşmazlık konusu dönemde davacı ve eşinin kayıtlı oldukları yerde görev yapmış/yapmakta olan, muhtar ve azaları ile resen tespit edilecek kişilerin kanaat edinmeye yetecek kadarının,davalı ve eski eşinin uyuşmazlık konusu dönemde fiilen birlikte yaşayıp yaşamadıklarının çelişkiye yer bırakmayacak şekilde beyanlarına başvurulması,davalı ile eşinin boşanma ve tekrar evlenme dönemi arasında geçen ve uyuşmazlık döneme konu olan tarih aralığında beyan olunan ikametgah adreslerinde kolluk araştırması yaptırılması,davalının ağır depresyon hastası olduğu iddiası nedeni ile varsa mevcut sağlık raporlarının temini ve bakımının kim tarafından sağlandığının da ilgili kolluk araştırmasında sorulması ve elde edilecek sonuçların uyuşmazlık konusu dönem itibari ile ve dosyada mevcut tüm deliller ile birlikte değerlendirilmesi ile hüküm kurulması gerekmektedir.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davacı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.