Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17871 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12887 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : İş Mahkemesi Dava, icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davacı ve davalı avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 10 ve 26. maddeleridir. Mahkemece, işveren yönünden uygulama önceliği olduğu halde 10. madde şartlarının oluşup oluşmadığı yöntemince araştırılmamıştır.506 sayılı Yasanın 9. maddesi - (Değişik : 25.08.1999 - 4447 / 12 md. Y.T. 08.09.1999) ''İşveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür. İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli-taahhütlü olarak gönderilen işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır. (Ek : 14.07.1999 - 4410 / 1 md.) ....nın sigortalı olarak yurtdışı göreve atanan personeli için işe giriş bildirgeleri ise, Kuruma en geç üç ay içinde gönderilir. ''Düzenlemesini öngörmektedir. Anılan Yasanın 10. maddesine göre ise 9. maddede öngörülen işe giriş bildirgesini süresinde Kuruma intikal ettirmeyen işverenler hakkında 26. maddede öngörülen sorumluluk halleri aranmaksızın, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum tarafından bağlanan gelir ve harcamanın işverenden tahsil edileceğini düzenlemiştir.Yani, davalı işverenin 506 sayılı Kanunun 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değiştirilen ve 08.09.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 9 ve 10.maddesi hükmüne göre rücu alacağından sorumluluğu için;işe giriş bildirgesinin sigortalının, işe başlatılmasından önce verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi gerekir.Dosya kapsamına göre, iş kazası 22.03.2007 tarihinde meydana gelmiş, kaza nedeniyle soruşturma yapan sigorta müfettişi sigortalının 05.02.2007 tarihinde işe girip, işe giriş bildirgesinin 03.02.2007 tarihinde kuruma intikal ettirildiği belirtilmişse de, mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmamıştır.sigortalıya ait işe giriş bildirgesi ve işyeri tescil bildiresi getirtilerek, işe giriş bildirgesinin intikal tarihi, sigortalının işe giriş tarihi ve işyerinin hangi tarihte kapsama alındığı araştırılarak, 506 sayılı Yasa'nın 10. maddesinin uygulanma şartlarınnı bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.2-Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26.maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26.maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı, ya da, hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, Kurum tarafından gönderilen peşin değer cetvelindeki gelire girme tarihi itibariyle bağlanan gelirin ilk peşin değeri 17.385,95 TL olduğu gözetilmeksizin, sigortalıya bağlanan gelirde kanunlar ve katsayılar nedeniyle meydana gelen artışları da dahil etmek suretiyle ilk peşin değer hesabı yapılması isabetsizdir.3-Davacı Kurum tarafından icra takibinde, aynı zamanda işlemiş faiz alacağı da talep edilmiş olup, bir kısım geçici iş göremezlik ödemeleri yönünden ödeme tarihleri olan 03.07.2007 tarihi yerine 02.04.2007 tarihinden itibaren, 13.09.2007 tarihi yerine 16.08.2007 tarihi esas alınarak faiz hesabı yapılması, ayrıca asıl alacak tutarına, işlemiş faiz tutarı da ilave edilmek suretiyle takibin devamına karar verilerek faize faiz işletilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgulara göre yapılacak inceleme ve araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken,eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 27.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.