Mahkemesi :Bingöl 1. Asliye Hukuk(İş) MahkemesiTarihi :21.05.2013No :2012/222-2013/289 Dava, aksine Kurum işleminin iptali ile resen tahakkuk ettirilen prim borcuna karşı itirazını reddeden Kurum komisyon kararının iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtilen şekilde 50 den az işçi çalıştırılan tarım ve orman işlerinin yapılan tarım işlerinde ve işletmelerde iş yasası uygulanmaz" hükmü ve 5510 sayılı Yasaya 6111 sayılı Yasa ile eklenen ek madde 5 ile " ... tarım veya orman işlerinde hizmet akdi ile süreksiz olarak çalışanlar, 4. maddenin 1. fıkrasının a bendi kapsamında sigortalı sayılırlar şeklinde düzenleme gereğince davacının 10 işçi ile birlikte üretici işçi statüsünde çalışarak ağaç kesme işini yaptığı, davacının 21 işçi ile çalıştığı kabul edilse bile bu sayının da iş kanununda belirtilen sayıdan az olduğu, davacının 50 den az işçi çalıştırmasından dolayı 4857 sayılı iş Yasanının 4. maddesinin b fıkrasında belirtilen istisna kapsamında kaldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 25.10.2010 tarihli ve 24 Karar sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü kararının iptaline, karar verilmiştir.Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-Davaya konu somut olayda; kendi beyanı da dikkate alınarak tanzim edilen 14.05.2010 tarihli Jandarma Tutanağı ile davacının orman kesimi işi için 14 işçi çalıştırdığının tespit edilmesi nedeniyle, davalı Kurumca 5510 sayılı Kanunun 8’inci ve 86’ıncı maddeleri kapsamında 16.10.2008–27.04.2009 tarihleri arasında sigortasız işçi çalıştırılması nedeniyle, davacıya fark prim borcu çıkartıldığı, itirazı sonucunda; davalı Kurumca, 25.10.2010 tarihinde itirazın reddine karar verildiği ve eldeki davanın, bu kararın, iptali amacıyla süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Yasanın 8’inci maddesinde yer alan ”İşverenler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıç tarihinden önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdür..“ hükmü ile 86’inci maddesi olup ” Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü öngörülmüştür.Davaya konu somut olayda; mahkemece, davacının çalıştırdığı işçi sayısından bahsedilerek 4857 sayılı İş Kanununa tabi olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen kararın, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu ve işin esası bakımından da eksik araştırma yapıldığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, davacının işçi çalıştırdığına dair kabulü karşısında, davanın yasal dayanağının 4857 sayılı İş Kanunu değil, 5510 sayılı Kanun olduğu dikkate alınarak açıklanan yasal hükümler çerçevesinde hizmet akdi ile davacı yanında çalıştırılan işçilerin sosyal güvenlik hakkından mahrum kalmaması gereği de dikkate alınarak, davaya konu tutanağın beyana dayalı olduğu gözetildiğinde, tutanak içeriğinde adı geçen kişileri de dinlemek suretiyle, çalışmalarının kaç günlük olduğu net olarak belirlendikten ve hangi işçinin kaç gün üzerinden çalıştığı ve buna göre, tutanak tarihi itibari ile ne kadarlık prim borcunun olması gerektiği, Kurumdan da sorulmak suretiyle belirlendikten sonra, bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işçi sayısından ve kapsamda olmadığından bahsedilerek davanın kabülü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. Mahkemece, yukarıda belirlenen maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı geriktirir.O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.