Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17176 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14937 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : İş MahkemesiDava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacı, davalı Kurum tarafından, 16.12.2006 tarihli trafik kazası sonucu, ... sigortalısı dava dışı ...’un bakmakla yükümlü olduğu ...’a yapılan tedavi masraflarının tamamının talep edilmesi üzerine, ekli sunulan banka dekontuna göre 25.02.2009 tarihinde ödendiğini, ödeme yapıldıktan sonra ceza yargılamasında yapılan inceleme ve alınan kusur raporunda kazalı yaya ... ve sigorta şirketinin araç sürücüsü ...’ın ayrı ayrı %50 kusurlu olduğunun bildirildiğini, buna göre verilen ceza kararının kesinleştiğini, kusur oranına göre fazla ödenen 17.270,50TL'nin faizi ile birlikte tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, bozmaya uyularak borç bildirim yazısında ekli gönderilen ceza ilamında kusur oranından bahsedilmiş, ancak, talep edilen alacak miktarının borcun tamamı veya kusura isabet eden miktarı olduğuna dair bir açıklama bulunmadığı, sigorta şirketinin oluşan risk nedeniyle kusur oranına göre sorumlu olduğu, bu haliyle borcun tamamını ödemesinin hataya dayalı olduğu ve davalı açısından da sebepsiz zenginleşme yarattığı anlaşıldığından bahisle davanın kabulüne, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ise de, verilen karar yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır. Önceki bozma ilamında da açıklandığı üzere, 818 sayılı Borçlar Kanununun 62. maddesinde, borçlu olmadığı şeyi isteğiyle veren kimsenin hatalı olarak kendisini borçlu zannederek verdiğini kanıtlamadıkça onu geri alamayacağı, zamanaşımına uğramış olan bir borcu eda veya ahlaki bir görevi yerine getirmek için verilen şeyin geri alınamayacağı belirtilmiştir. Benzer düzenleme 6098 sayılı Borçlar Kanununun 78. maddesinde yer almaktadır. İhtirazi kayıt; “muayyen haklarını kullanmak hususunda serbestisini muhafaza etmek isteyen tarafın bu husustaki vaki beyanı” olarak tanımlanabilir. İhtirazi kayıt ileri sürme hakkı, yenilik doğurucu nitelikte olup, bir hukuksal durumu ortaya çıkarmak, var olan hukuksal durumu değiştirmek veya ortadan kaldırmak için kullanılır. Bu haklar, nitelikleri gereği, sonuçlarını kendiliğinden meydana getirirler. İhtirazi kayıt ileri sürmeye yönelik hak, başka bir hakkı koruyucu nitelikte olup, koruduğu hak, asıl alacağa bağlı olan ve henüz ifa edilmeyen yan edimlere ilişkin haklardır.İhtirazi kayıt, irade bildirimi ile yapılır. Bu bildirim ifadan önce ya da en geç ifanın ardından derhal yapılmalıdır. Şekle tabi değildir. Ön koşul ileri sürülmezse ilişkin olduğu hakkın düşmüş sayılması, o haktan zımnı olarak vazgeçilmiş olması esasına dayanır.Dosya kapsamına göre, davalı tarafça düzenlenen borç bildirim yazısında, ceza ilamının ekli olduğu, zararlandırıcı olay sebebiyle yapılan tedavi masrafları dayanak faturaları ile birlikte ayrı ayrı açıklanarak toplam miktarın belirtildiği, olaya karışan aracın poliçe bilgilerine yer verildiği, toplam Kurum zararının, zarar tarihi itibariyle yürütülecek yasal faizi ile birlikte davacı taraftan talep edilerek, ödenmesi istenen süre ve ödeme yapılacak hesap bilgileri ile koşullarının açıklandığı belirgindir.O halde, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, Mahkemece, davalı tarafça düzenlenen borç bildirim yazısına istinaden, davacı tarafça 25.02.2009 tarihinde 34.541,00 TL ödeme yapıldığı, davacı tarafın borcu öderken herhangi bir ihtirazi kayıt bildirmediği gibi ödemeyi yaparken hataya düştüğüne dair delil de sunulmadığı gözetilerek açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.