Mahkemesi : Bursa 3. İş Mahkemesi Tarihi : 16.05.2012No : 2010/602-2012/286Dava, eksik işçilik bulunduğu gerekçesiyle resen prim ve gecikme zammı tahakkukuna ilişkin Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava, 506 sayılı Yasanın 79. maddesindeki, “(Ek fıkra: 29/07/2003 - 4958 S.K./37. md.) Bu Kanunun 83'üncü maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar tarafından ihale yoluyla yaptırılan her türlü işler, gerçek veya tüzel kişilerce yapılan inşaatlardan dolayı yeterli işçilik bildirmiş olup olmadığı Kurumca araştırılır. Usul ve esasları yönetmelikle belirlenecek bu araştırma sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğunun anlaşılması halinde, bildirilmemiş olan işçilik tutarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, gecikme zammı ile birlikte sigorta müfettişince inceleme yapılması istenilmeksizin işveren tarafından ödendiği takdirde, işyeri hakkında sigorta müfettişine inceleme yaptırılmayabilir.(Ek fıkra: 29/07/2003 - 4958 S.K./37. md.) Sigorta müfettişi tarafından, Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgari işçilik tutarı üzerinden Kurumca resen tahakkuk ettirilen sigorta primleri bu Kanunun 80 inci maddesi de nazara alınarak işverene tebliğ olunur. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde, işveren, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvurulması prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz.” düzenlemesi yanında, aynı yasanın 130. maddesi ile Sosyal Sigortalar Kurumu Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 38. ve devamı maddelerinde de; detaylı düzenlemesine yer verilmiş olan ve uygulamada ölçümleme olarak adlandırılan işlemden kaynaklanmaktadır.Asgari işçilik tutarının hesaplanmasında, ihale konusu işlerde müteahhide ödenen toplam istihkak tutarının işin yapımı tarihinde yürürlükte olan asgari işçilik oranı ile çarpımı sonucu bulunacak asgari işçilik miktarına itibar edilmesi gerekir. Aynı şekilde ihaleli işlerde proje, ihale, sözleşme, keşif özeti, hak ediş raporları ve sair belgeler getirtilerek incelenmeli, yazılı ve bir kısmı da resmi nitelikteki bu belgelerin aksini ispat külfetinin işverene ait olduğu ve aksinin aynı güç nitelikte belge ve kayıtlarla ispat olunabileceği, soyut nitelikteki tanık beyanlarına dayanılarak karar verilemeyeceği göz önünde tutulmalı, öte yandan, çeşitli tarihlerde Kurumca çıkarılan genelge ve genel tebliğlere ekli listelerde asgari işçilik oranları belirlendiğinden, işin yapıldığı dönemde yürürlükteki asgari işçilik oranlarının dikkate alınması gerekir. Listede açıklanan işi bölümlere ayırıp her biri için ayrı işçilik oranları alınması da mümkün değildir. Ancak, ihaleli işlerde bölümler halinde keşif özetine bağlanmış farklı ihale konuları varsa her biri için listede belirlenen asgari işçilik oranının esas alınması gerektiği kabul edilmelidir.Davaya konu somut uyuşmazlıkta; Davacı şirketin, 12.04.2007 tarihli sözleşme ile Bursa Şehir İçi Doğalgaz Dağıtım A.Ş.’den “Şehir İçi Malzemeli Bursagaz 478. Aşama Doğalgaz Polietilen ve Servi Hattı Yapım İşi” ni üstlendiği, ihale konusu işin 20.04.2007 tarihi itibariyle kapsama alınıp 20.04.2007 tarihinde işe başlanıp 30.04.2008 tarihinde bitirildiği, anılan iş nedeniyle ödenen toplam istihkak tutarının 1.002.603,29 TL olduğu, işin yapıldığı dönemde yürürlükte bulunan ve 29.09.2005 tarihli resmi gazetede yayınlanan asgari işçilik oranları listesinin ikinci bölümünün dördüncü sırasında “Şehir İçi Malzemeli Doğalgaz Boru Hattı Yapım İşi” nin işçilik oranının %8 olarak gösterildiği, ihale konusu işe ilişkin müfettiş incelemesinin bulunmayıp Kurumca düzenlenen ‘ilk değerlendirme tutanağı’nda; işin başlangıç ve bitişi ile istihkak tutarının yukarıdaki gibi işçilik oranının ise Prim Tahsilat Daire Başkanlığınca bildirilen %16 olarak kabul edildiği, anılan oranın %25 eksiği olan %12 oranının esas alınıp bu oranın 1.002.603,29 TL istihkak tutarına uygulanarak bildirilmesi gereken asgari işçilik tutarının 120.302,39 TL belirlendiği ve anılan tutardan bildirilen işçilik tutarın olan 59.194,12 TL mahsup edilip bildirilmesi gereken noksan işçilik tutarının 61.118,27 TL olarak belirlendiği, bu tutara da %36 prim oranı uygulanarak 22.002,57 TL ek prim ve ayrıca gecikme zammı tahakkuk ettirildiği, eldeki dava ile %8 yerine %16 asgari işçilik oranı esas alınarak resen tahakkuk ettirilen 22.002,57 TL ek prim ile gecikme zammının iptali gerektiğinin talep ve dava edildiği, hükme esas bilirkişi raporunda ise Kuruma bildirilen asgari işçilik tutarının 65.501,20 TL alındığı, bu tutarın esas alınması yerinde olup bu hususun 01.12.2010 tarihli işveren hesabı müfredat kartı prim listesine ilişkin Kurum belgesi le sabit bulunduğu, işçilik oranının %8 olarak alınıp %25 eksiği ile oranın %6 olarak kabul edildiği ve anılan oranın yukarıdaki istihkak tutarına uygulanmak suretiyle bildirilmesi gereken asgari işçilik tutarının 60.156 TL olarak belirlendiği ve bildirim tutarının daha fazla olduğu belirtilerek davanın kabulü gerektiğinin bildirildiği, mahkemece de rapora göre davanın kabulüne hükmedildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, asgari işçilik oranının %8 olarak ve bildirilen asgari işçilik tutarının ise 65.501,20 TL olarak alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın varlığı karşısında, %8 olan işçilik oranından %25 oranında eksiltme yapılmaması gerektiği nazara alınıp, bildirilmesi gereken asgari işçilik tutarının %8 işçilik oranı uygulanarak belirlenmesi ve tarafların hak ve borcunun buna göre tespit edilmesi gereğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yargılama yapılıp bu çerçevede denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi isabetsiz görülmüştür.O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.