Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16794 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9553 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Adana 2. İş Mahkemesi Tarihi : 24.01.2014No : 2013/284-2014/28Davacı, davalı M.. S..’a ait işyerinde 2000–2001–2002 yıllarında geçen 800 günlük çalışmalarının Kurumca kendisine ait olmadığı gerekçesi ile yaşlılık aylığı talebine ilişkin isteminin reddine dair kurum işleminin iptali ile bu 800 günlük sürenin kendisine ait olduğunun tespitini ve 01.01.2013 tarihinden itibaren tahsise hak kazandığının tespitini istemiştir.Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde, ”davanın kabulü ile, davalı kurum tarafından kabul edilmeyen 2000, 2001 ve 2002 yıllarına ait 800 günlük hizmetin davacıya ait olduğunun ve davacının tahsis talep tarihini takip eden ay başı olan 01/01/2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar vermiştir.Hükmün, davalılardan SGK avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Eldeki davada, davaya konu dönemler bakımından 2000 yılına ait tüm dönemlerde, R.S. adına aynı sosyal sigorta sicil numarası ile 2001yılı 1’inci döneminde Mahmure Samur adına aynı sicil numarası ile 2002 yılında da 1’inci ve 2’nci dönemlerde R.S.adına hizmet bildirimlerinin yapıldığı, Mahkemece, getirtilen dönem bordrolarından anlaşılmakta olup; Mahkemece, davaya konu bu dönemlerdeki bildirimlerin davacıya aidiyetine ilişkin olarak yapılan araştırmada, sadece adına bildirim yapılan R. S.un dinlenilmesi ile yetinilmiş ise de; bu araştırmanın yeterli olmadığı ve hükmün eksik araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu tür davalarda, fiili çalışmanın her türlü delille ispatlanabileceği ve Mahkemece resen araştırma yapılabileceği ilkesi de göz önünde bulundurularak, mahkemece öncelikle, davacının hangi dönemlerdeki hizmetlerin tespitini istediği HMK’nun 31.maddesi gereğince isticvap edilerek açıklattırılmalı, sonrasında davacının dinlenen tanık beyanlarına göre davalı işveren ve ağabeyi M.. S..’un yanında Elektirk malzemelerini toptan alarak, perakende sattığına dair iddiası dikkate alındığında,satış elemanı olarak, aldığı mallar nedeniyle uyuşmazlık döneminde teslim alma makbuzu veya fatura gibi yazılı belgelerinin olup olmadığı araştırılmalı, diğer taraftan, 2001 yılı ilk döneminde adı geçen Mahmure Samur’un davalı Kurumdan sorularak varlığı araştırılmalı, dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş başka kişiler emniyet araştırması ve kurumdan sorulmak suretiyle saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı;yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, çelişkiler vaki olursa usulünce giderilmeli, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenmeli ve sonrasında davacının yaşlılık aylığı talebi değerlendirilmeli ve infaza elverişli şekilde hüküm kurulmak suretiyle bir karar verilmelidir.Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.