Davacı, trafik kazası sonucu ölen sigortalının haksahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir. Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır. Hükmün, davalılardan Sezai, Şerife ve R. Sigorta A.Ş. Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dava, trafik kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan aylığın peşin sermaye değerinin 1479 sayılı kanunun 63. maddesi uyarınca davalılardan müteselsilen tahsiline ilişkin olup, mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı Şerife, ölen sigortalının karısı olması dolayısıyla aynı zamanda haksahibi sıfatını da taşımaktadır. davanın yasal dayanağını teşkil eden 1479 Sayılı Kanunun 63. maddesi uyarınca Kurumca yapılan yardımların ilk peşin değerinin 3. kişilerden rücuan istenilmesi mümkündür. Doğru bir sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle "üçüncü kişi" kavramının hukuksal niteliğinin açıklığa kavuşturulması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.1997 gün ve 1997/10-193-451 sayılı kararında da açıkça belirtildiği gibi devlet adına sosyal güvenlik yasalarını uygulamakla yükümlü Bağ-Kur birinci kişi, sigortalı ve haksahipleri ikinci kişi, bunların dışında kalan ve suç sayılır hareketi ile kanunda sayılan yardımların yapılmasına sebebiyet veren kişiler üçüncü kişi konumundadır. Zira sigortalılar, sosyal risklere karşı Kurumdan yardım görmek için prim ödemektedirler. Bu yönde primler hem sigortalı hem de haksahipleri adına ödenmektedir. Somut olayda, davalı Şerife Baş, ölen sigortalının karısı olması itibariyle aynı zamanda haksahibi sıfatını haiz olup, 3. kişi kabul edilemeyeceğinden, anılan kanunun 63. maddesi uyarınca rücu alacağından sorumlu olmayıp, hakkındaki davanın reddine karar verilmelidir. 2-1479 Sayılı Kanunun 63. maddesinin 3396 Sayılı Kanunla değiştirilen 2. fıkrasında yer alan "...araç maliklerine..." ibaresi; Anayasa Mahkemesinin 27.03.2000 tarih ve 2001/343 Esas, 2002/41 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 13.11.2002 gün ve 24935 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu durumda; araç malikinin 1479 Sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamında Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak anılan Yasanın öngördüğü "diğer sorumlular" kavramı kapsamında 2918 Sayılı Kanunun 3. maddesi hükmünde öngörülen tanım çevresinde işleten sıfatını haiz bulunması; bir başka anlatımla trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan araç üzerindeki fiili hakimiyet ile aracı tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işletiyor olması halinde mümkündür. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3. maddesinde işleten kavramı; "Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Somut olayda; davalı Sezai Baş, aracın kayıt maliki ise de, ibraz edilen noter onaylı 02.09.1991 tarihli kira sözleşmesi ile maliki bulunduğu aracı olaydan önce iki yıllığına kiralık olarak verdiği anlaşıldığından, işleten sıfatını, uzun süreli kira sözleşmesi ile aracı kiralayanlara devrettiğinden hakkındaki davanın reddine karar verilmelidir. 3-Davalı R. Sigorta AŞ tarafından poliçe bedelinin ödendiği iddia edilmiş ise de; bu konuda yeterli araştırma yapılmamıştır. Mahkemece, sigorta şirketince ödemeye aracı kılınan banka kayıtları ile davalı şirket kayıtları üzerinden inceleme yapılarak, poliçede yazılı meblağın ödenip ödenmediği araştırılarak, sonucuna göre davalı sigorta şirketinin rücu alacağı yönünden sorumluluğu konusunda karar verilmelidir. Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile, yazılı gerekçelerle karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalılar Sezai , Şerife ve R. Sigorta AŞ vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek hâlinde davalılardan Sezai Sak, Şerife Baş ve R.. Sigorta A.Ş.'ye iadesine,16.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.