Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16753 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11267 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Şanlıurfa 1. İş Mahkemesi Tarihi : 18.03.2014No : 2013/617-2014/158Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkeme, ilâmda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar Kurum ve işveren avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalı, 506 sayılı Kanunun 79. maddesine 25.08.1999 tarih, 4447 sayılı yasayla eklenen “Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların otuz günden az çalıştıklarını açıklayan bilgi ve belgelerin işverence prim bildirgelerine eklenmesi şarttır.” düzenlemesi uyarınca, anılan tarih sonrasına ilişkin eksik bildirimlerin dayanağı belgelerin Kuruma ibraz edilip edilmediği de incelenip, aksine durumda Kurumun eksik bildirim nedeniyle resen tahakkuk işlemi gerçekleştirip gerçekleştirmediği yönü araştırılmalıdır. Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21 - 43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını yada kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez.Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında; davacı, davalı şirket bünyesinde 2004/Eylül ile 06.10.2010 tarihleri arasında çalıştığını ve bu sürelerin tespitini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının, davalı işyerinde 01.09.2004-16.03.2006 tarihleri arasında çalıştığının tespitine dair hüküm tesis edilmiştir.Davacının, talep konusu dönemde 08.11.2007-01.01.2008 tarihleri arasında 1012756 işyeri sicil numaralı işyerinden ve 01.08.2009-20.10.2009 tarihleri arasında ise 1013359 işyeri sicil numaralı işyerinden, 06.03.2010-16.03.2010 tarihleri arasında 1039096 işyeri sicil numaralı işyerinden 01.04.2006-06.10.2010 tarihleri arasında ise davalı işyerinden kesintili olarak bildirimleri bulunmaktadır. Mahkemece, dava konusu dönemde davacının çalışmaları görülen 1012756, 1013359 ve 1039096 işyeri sicil numaralı işyerlerinin kime ait olduğunun araştırılmadığı, bu işyerleri ile davalı işyeri arasında bağ bulunup bulunmadığı hususu gözetilmeksizin mahkemece tanık beyanları ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de mahkemenin kabulü eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır. Mahkemece, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davacının çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı kurumdan; puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları işverenden ve iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın davacıya aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkar edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı; dava konusu dönemde farklı işyerinden Kuruma bildirilen davacı çalışmalarının gerçekliği araştırılmalı, 506 sayılı Kanun’un 2 ve 5510 sayılı Kanun’un 4. Maddeleri uyarınca, sigortalıların bir ya da birkaç işveren tarafından çalıştırılmasının mümkün olduğu gözetilerek bu husus araştırılmalı dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, tespiti istenen dönemde davalı işyerinde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum ve işyeri avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı şirkete iadesine, 08.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.