Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1640 - Karar Yıl 2003 / Esas No : 1000 - Esas Yıl 2003





Davacılar, borçlu olmadığının tespiti ile haciz bildirisinin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi S. Özlem Hatiboğlu tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Bozma kararına uyulduğu halde bozma gereğinin tam olarak yerine getirilmediği görülmektedir.Somut olayda davalı Kurumun, prim borçlusu Vedat G.'ün davacıda alacağı olduğu iddiasıyla davacıya haciz ihbarnamesi gönderdiği, davacının 6183 sayılı Yasanın 79. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 7 gün içinde itiraz etmediği, süre geçtikten sonra iş bu menfi tespit ve istirdat davasını açmış bulunduğu tartışmasızdır. Keza, haciz ihbarnamesi 6183 sayılı Yasanın 55 maddesi anlamında bir "ödeme emri" niteliğini taşımadığından bu konu bozma kararına uyulmakla kesinleşmiştir. Haciz ihbarnamesi kesinleşmiş bulunsa bile üçüncü kişi ödeme emrinin tebliği edilmesinden önceki evrede prim borçlusunun, kendisinde herhangibir alacağının bulunmadığına ilişkin menfi tespit ve istirdat davası açabilir. Zira aynı Yasanın 58 maddesine göre borçlu, borçlu bulunmadığına dair dava açabilir. İddiasını yöntemince kanıtladığı taktirde ödeme emrinin iptaline karar verilebilir. Çoğun içinde azın da bulunduğu kuralı gereğince borçlu, ödeme emrinin çıkarılmasından önceki evrede de böyle bir dava açma hakkına sahip bulunduğu açık-seçik ortadadır. Kaldı ki 6183 sayılı Yasanın 58. maddesine göre dava açma süresi hak düşürücü süreye uğramış olsa bile prim borçlusu 506 Sayılı Yasanın 84. maddesi hükümleri uyarınca istirdat davası açabilir. Ne ki davanın ispat yöntemine gelince, bilindiği gibi haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren üçüncü kişi 7 günlük itiraz süresini geçirmişse "borcun zimmetinde malın elinde sayılacağı) sözü edilen Yasanın 79 maddesinin ikinci fıkrasının açık hükümlerindendir. Bu kural yasal bir karine olup aksinin aynı güç ve nitelikteki delillerle kanıtlanması gerekir. Başka bir anlatımla aksinin yazılı delillerle ispat edilmesi icabeder. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de davacının asıl prim borçlusuna herhangibir borcunu bulunup bulunmadığı yeterince ve gereğince açıklanan doğrultuda araştırılıp saptanmamıştır. Hal böyle olunca iddia ve savunma çevresinde taraflardan delilleri sorulup toplanmadan, keza gerektiğinde davacının, asıl prim borçlusunun ve kurumun kayıt ve defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş bulunması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.