Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16239 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 7465 - Esas Yıl 2010





Dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi A…… B…… tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki Kanunun 22.maddesi uyarınca, Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı'na ait mallar devlet malı hükmünde olması nedeniyle haczedilemeyeceğinden, Develi Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı'nın prim borcunun tahsili amacıyla, koruma meclisi üyesi olan davacı aleyhine, 2009/12,13,16 2004/10600, 2009/12949, 2008/11647, 2006/17400 ve 2006/17401 sayılı takipler ile 6183 sayılı Yasa kapsamında icra takibi yapıldığı, ödeme emirlerinin 25.09.2009 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 7 günlük yasal süre içinde işbu davayı açarak; 2004 - 2009 yılları arasında yönetim kurulu üyesi olmasına karşın, tahakkuk ve tediye ile görevli üst düzey yönetici olmaması, ayrıca çiftçilerden borçlarının tahsil edilememesi nedeniyle "haklı sebep" unsurunun sözkonusu olması ve 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle, ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece; 2003 yılı öncesi prim borçları yönünden 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan, 01.01.2004 sonrası dönem yönünden ise, Çiftçi Malları Koruma Meclisi üyelerinin üst düzey yönetici sayılamayacaklarından, davanın kabulü ile ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir. Tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu, 6183 sayılı Kanunun 35, mükerrer 35, mülga 506 sayılı Kanunun 80. ve bazı maddeleri dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde düzenlenmiştir. 506 sayılı Kanunun 80/12 maddesi, "Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur." hükmünü öngörmüş, 5510 sayılı Kanunun 88/20 maddesi de ufak farklar dışında anılan maddeye paralel düzenleme getirmiş olup, "Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. " hükmünü öngörmüştür. 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35.maddesine göre ise; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurumun işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde kanuni temsilcilerin mal varlıklarıyla sorumlu olacağı öngörülmüştür. Yukardaki düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, prim alacağının tahakkuk ettiği ve ödenmesi gereken dönemde, işveren ile birlikte müteselsilen sorumluluk koşullarının oluşması için, işveren kamu kurum ve kuruluşu ise, kamu görevlilerinin tahakkuk ve tediye ile görevli olması, tüzel kişiliğe haiz diğer işyerlerinde ise üst düzey yönetici ya da yetkilisi ve kanuni temsilci sıfatıyla işveren tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili bulunması gerekir. Somut olayda, çözümlenmesi gereken husus, 1999-2004 ve 2004 - 2009 tarihleri arasında Belediyesi Meclis Kararı ile, Develi Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı'na meclis asil üyesi olarak seçilen davacının, üst düzey yönetici veya kanuni temsilci sıfatıyla, anılan Başkanlığın prim borçlarından sorumlu tutulup tutulamayacağı hususudur. 506 sayılı Kanunun 2.maddesi, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacaklarını, 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması hakkındaki Kanuna göre çalıştırılan Koruma Bekçilerinin de bu kanuna tabi olacağını hükme bağlamıştır. Anılan Kanunun 4.maddesi ise; 2.nci maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişilerin "İşveren", işveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimselerin ise "İşveren vekili" olduğunu, bu kanunda geçen işveren deyiminin işveren vekilini de kapsayacağını ve işveren vekilinin bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı aynen işveren gibi sorumlu olacağını, çiftçi mallarını koruma bekçileri hakkında, işverenlerin bu kanunda belirtilen yükümlerinin, bunları tayine yetkili makam tarafından yerine getirileceğini, hükme bağlamıştır. 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki Kanunun 22.maddesi, Korunma Sandığının mevcudunun devlet malı hükmünde olduğu ve korunma Sandığındaki paraya haciz konulamayacağını, öngörmüş olup, anılan hüküm uyarınca, işveren Develi ÇMKB'dan prim alacağının tahsilinin SGK yönünden imkansız hale geldiği görülmektedir. 4081 sayılı Kanunun 4.maddesi, Murakebe Heyeti ve Koruma Meclisi üyeleğine seçilme koşullarını, 6.maddesi, kararların ne şekilde alınacağını, 7.maddesi, Koruma Meclisinin yetki ve görevlerini düzenlemiştir. Buna göre, köy ve kır bekçiliğine ehil gördüklerini seçerek tayinlerini vali ve kaymakamın tasdikine arzetmek, bekçilerin adedlerini, çalışma müddet ve şartlarını tespit etmek, vazife görecekleri mıntıkaları ayırmak, bunlara para veya mal olarak verilecek aylık veya yıllığı kararlaştırmak, vazifelerini iyi görmeleri için lüzumlu tedbirleri almak, hayvanlar için müşterek çoban tutmak Koruma Meclisinin görevleri arasındadır. Öte yandan, anılan Kanunun 15.madde hükmüne göre de, yıllık koruma tarifelerini belirlemek, koruma ücretlerini, Tahsili Emval Kanununa göre tahsil etmek, bekçilerin maaşının yıllık artış miktarını belirlemek vs. gibi görevleri vardır. 4081 sayılı Yasanın genel düzenlemesine bakıldığında, Koruma Meclisinin, Çiftçi Malları Koruma Başkanlığının yetki ve görevlerini yerine getirebilmesini sağlayan yetkili icra organı olduğu anlaşılmaktadır. Yukarda belirtilen açıklamalar ışığında, somut olay değerlendirildiğinde, icra takibine konu prim borçlarının 1999/12 - 2008/1 dönemi arasında olduğu anlaşılmaktadır. Yerel mahkemenin, zaman içinde değişiklik gösteren mevzuat hükümleri uyarınca zamanaşımı sürelerine ilişkin değerlendirmesi yerindedir. Ancak, 4081 sayılı Kanuna göre, Çiftçi Malları Koruma Başkanlığının en yetkili organı olan Koruma Meclisi üyelerinin, üst düzey yönetici sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle, zamanaşımı dolmayan sürelere ilişkin prim borcundan sorumlu tutulmamış olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.