Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1607 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 25519 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :İş MahkemesiDava, ölüm aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.Mahkeme, ilamında belirtildiği biçimde davanın kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.İncelenen dava dosyasında, davacının murisi sigortalı ..’in 18/06/2012 tarihinde vefat ettiği, davacının 19/09/2013 tarihinde 21 günlük askerlik borçlanma bedelini yatırdığı ve 28/01/2013 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, Kurumun, 5510 sayılı Kanunun 32'nci maddesinde yer alan, "ölüm aylığı, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır" hükmü ile muris sigortalının 891 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları priminin bildirilmiş olması ve borçlanma olmaksızın 900 gün şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle talebi reddettiği, murisin 20/05/1966-27/05/1968 tarihleri arasında askerlik yaptığı, hizmet döküm cetveli incelendiğinde 1967/3 döneminde 1110 sicil nolu işyerinden 85 günlük bir çalışmasının bulunduğu, davalı kurumca, bu çalışmanın askerlik yapılan süreler içinde kalması nedeniyle kabul edilmediği, mahkemece, müteveffanın 1967 yılındaki hizmeti , askerlik tarihine isabet etmesi nedeni ile prim gün sayısına dahil edilmemiş ise de, hizmet cetveline göre, müteveffanın 1967 yılında 85 günlük sigortalılık ve prim ödeme gününün bulunduğu, kurum tarafından bu sürenin iptaline ilişkin herhangi bir işlem yapılmadığı, mevcut kurum kayıtlarına göre müteveffanın prim ödeme gün sayısının 900 günden fazla olduğu, ayrıca 21 günlük askerlik borçlanma bedelinin davacı tarafından yatırıldığından bahisle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 32'nci maddesinin ikinci fıkrasında; ölüm aylığının, en az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanacağı öngörülmüştür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29/09/2010 gün ve 2010/ 21-301, 438 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, “Sigortalılık süresi”, 506 sayılı Kanunun 108'inci maddesinde uzun vadeli sigorta kolları açısından tanımlanmıştır. Bu maddeye göre; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir. Tahsis işlerinde nazara alınan sigortalılık süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile, sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte bulunduğu tarih, tahsis için istekte bulunmuş olmayan sigortalılar için de ölüm tarihi arasında geçen süredir. Tahsisi için istenilen koşulların, sigortalılık başlangıç tarihi (gerek mülga gerekse halen yürürlükte bulunan sosyal güvenlik mevzuatına tabi olarak ilk defa çalışılmaya başlanılan tarih) ile aylık talep tarihi arasında (aylık talebinde bulunmuş olmayan sigortalılar için ise ölüm tarihi arasındaki sürede) gerçekleşmiş olması aranmaktadır.Bu arada “Hizmet borçlanması”, sigorta kapsamında sayılan fakat bildirilmemiş ve primi ödenmemiş sürelerin, ilgili tarafından başvurularak primlerinin ödenmesi işlemidir. Önemle belirtilmelidir ki, sigortalının mevcut olmayan bir süreyi borçlanabilmesi de mümkün değildir.Bu durumda, 18/06/2012 günü vefat eden sigortalının hak sahibi davacının; 01.10.2008 tarihinden sonra talepte bulunması yanında 01.10.2008 tarihinden sonra ödenen askerlik borçlanması ile kazanılacak sürenin, 5510 sayılı Kanunun 32/2-a maddesinde öngörülen 900 günün hesabında dikkate alınmaması gerekmektedir. O halde, Mahkemece, askerlik dönemi ile çakışan 87 günlük hizmetin varlığı açısından araştırma yapılmalı, davacı isticvap edilerek, murisin 1967/3 dönemindeki çalışmasına ilişkin delilleri (askerlik döneminde alınan rapor, izin, çalıştığı iddia edilen işyerinden verilmiş belge, davacı ile aynı işyerinde çalışmış bordrolu tanık vs.) olup olmadığı sorulmalı, çalışma kaydının hangi bilgi ve belgelere göre murisin hizmet cetveline işlendiği davalı kurumdan açıkça sorularak ilgili bütün bilgi ve belgeler getirtilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.