Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15639 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16976 - Esas Yıl 2013
Mahkemesi : Ankara 18.İş MahkemesiTarihi :02.05.2013No :2007/594-2013/196Dava, yersiz olarak tahsil edilen 5789,15 TL tutarındaki primlerin 29.05.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili istemine ilişkindir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.Hükmün, her iki taraf avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Hâkimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 298. maddesi; gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağını öngörmüştür. Kısa kararda “Davanın kabulüne” biçiminde hüküm tesis edilmesine rağmen, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında; “Davanın kabulü ile 5789,15 TL davacı alacağının mükerrer ödeme tarihi olan 23.12.2005 tarihinden hesaplanacak yasal faizi ile davacıya iadesine” biçiminde hüküm kurulması nedeniyle son oturumda tefhim edilen kısa kararın gerekçeli karara aykırı olduğu zaptın ve kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan konuyla ilgili 10.04.1992 günlü ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir. Diğer taraftan, hükmün gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerekir. Karar gerekçesinde, mükerrer ödeme tarihinin, hem, 23.02.2005, hem de, 23.12.2005 tarihi olarak gösterilip, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise anılan tarihin 23.12.2005 tarihi olarak gösterilip; gerek, karar gerekçesiyle hüküm fıkrası arasında, gerekse kararın gerekçe kısmında çelişkiye meydan verecek biçimde karar tesis edilmiş olması isabetsiz bulunmuştur.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, her iki taraf avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 24.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.