Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15540 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 15354 - Esas Yıl 2007





Davacının, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu Kurum zararına neden olan sigortaladığı araç sürücüsünün kusuruna karşılık gelen miktarda davalı Kuruma ödeme yapmasına karşın, aynı borç nedeniyle tekrar icra takibi yapılarak kesinleştirilmesinin mükerrer ödemeye neden olacağı gerekçesiyle, Ankara 30 uncu İcra Müdürlüğünün 2003/369 takip sayılı dosyasından yürütülen icra takibinin durdurulmasına, takibe konu 539,16 YTL. borçtan sorumlu olmadığının tespitine, % 40 tan aşağı olmamak üzere İcra kötü niyet tazminatına karar verilmesini istediği davada yapılan yargılama sonucunda; "Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine; Ankara 30 uncu İcra Müdürlüğünün 2003/369 sayılı dosyasında yapılan takibin mükerrer olduğunun, bu dosyadan dolayı davacı şirketin 539,16 YTL. borcu bulunmadığının tespitine, takibin durdurulmasına; davanın niteliğine göre icra inkar tazminatı istenemeyeceğinden bu tazminat talebinin reddine; kısmen ret nedeniyle 450,00 YTL. Avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacı tarafından yapılan 159,20 YTL. yargılama masrafından kabul ve ret oranına göre takdiren 79, 60 YTL.'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına," ilişkin kesin olarak verilen kararın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz edilmesi üzerine dosya incelendikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 9.4.2007 tarihli yazısında; Ankara 15 inci İş Mahkemesinin kesin olarak verilen 27.12.2006 tarih ve 2005/1216 Esas, 2006/1037 Karar sayılı hükmünde, davanın esasına ilişkin istemin kabul edilmesine karşın, feri nitelikteki talebin reddine karar verilmesinde davacı aleyhine yargılama masrafına hükmedilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427/6 ncı maddesi uyarınca hükmün kanun yararına bozulması istenilmiştir.Davada uygulama olanağı olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72/5 inci maddesi, "Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olamaz." hükmü gereğince, borçlu, hakkında yapılan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olması halinde takip konusu alacağın asgari yüzde kırkı oranında tazminat alabilmektedir. Ancak, bu tazminat asıl alacağa dâhil olmayıp, talep edilmesi borçlunun iradesine bağlı olan feri nitelikte bir haktır. Öte yandan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 1 inci maddesindeki, "Görev, dava olunan şeyin değerine göre belirtilmiş ise, görevli mahkemenin tespitinde, davanın açıldığı gündeki değer esas tutulmak üzere, aşağıdaki maddeler hükümleri uygulanır. Faiz, icra tazminatı ve giderler görevin tespitinde hesaba katılmaz." hükmünden de; davaya konu olan, ancak borçlunun talebi halinde ve şartların oluşması durumunda mahkemece hükmedilmesi mümkün bulunan icra tazminatının feri bir alacak olduğu sonucuna ulaşılmakta olup, somut olayda; davacının, dava konusu yaptığı asıl istemin kabulüne karar verilmesine karşın, davanın niteliği gözetilerek icra tazminatına hükmedilmemesi sonucu davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmesi; davanın esasına ilişkin değil, şekli açıdan bir kısmen kabul, kısmen ret kararı olup, bu nedenle, açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde davacı aleyhine yargılama masrafına hükmedilmesinin mümkün olmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi, usûl ve yasaya aykırı bulunduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemi kabul edilerek mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA; gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine 1.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.