Mahkemesi : Karşıyaka 4. İş Mahkemesi Tarihi : 10.09.2013No : 2012/739-2013/298Dava, rucüan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre sair temyiz itirazlarının reddine; 2-Dava; 07.03.2005 tarihli iş kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 10 ve 26. maddesidir.506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı, ya da, hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirler ile harcama ve ödemelerin, tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı kısmına hükmedilmesi zorunluluğu doğmuştur. 506 sayılı Yasa uyarınca açılan rücuan tazminat davalarına ilişkin olarak süregelen uygulamada olduğu gibi, maddi zarar (Tavan) hesabı yapılması gereğinin ortadan kalkmış bulunup, 506 sayılı Yasanın 10. maddesinin uygulanmasını gerektiren durumlarda da, ilk peşin sermaye değerli gelirin esas alınması gereği dışında, AnayasaMahkemesi iptal kararı öncesinden süregelen içtihatlarla oluşturulup uygulanan temel ilkelerden farklı bir yaklaşıma gerek bulunmamaktadır. .Peşin değer, gelecekte ödenecek gelirlerin, yaş, kesilme ihtimali ve Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarını ifade etmekte olup, Kurum iş kazası ya da meslek hastalığı ile malullük sonucu sigortalılara ve bunların ölümü halinde hak sahiplerine yaptığı her türlü ödemelerle bağlamış bulunduğu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerini, zarara sebep olan işveren ya da üçüncü kişilere rücu etmektedir. Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi, Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.Somut olayda; iş kazasına uğrayan sigortalı M.. U.. vefat etmiş, hak sahibi annesine gelir bağlandığı, Karşıyaka 1. İş Mahkemesinin 2011/360 E, dosyasına davacı Kurum tarafından gönderilen 22.05.2012 tarihli yazıda “hak sahibi anaya 01.04.2006 tarihi itibariyle sehven gelir bağlandığı, ancak eşinden olayı ölüm aylığı aldığı tespit edildiğinden bağlanan gelirin 01.04.2006 başlangıç tarihi itibariyle 506 sayılı Yasanın 69. maddesi gereğince iptal edildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahibi anaya bağlanan gelirin baştan kesilip kesilmediği, kurumca rücu edilebilecek peşin değer miktarı olup olmadığı, belirlendikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 24.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.