Mahkemesi :İş Mahkemesi Davacı, dava dışı işverene ait işyerinde 1988 yılı Mayıs ile Temmuz ayları arası döneminde sürekli çalıştığından bahisle sigortalı çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, hizmet tespiti yönünden açılan istemin tefrikiyle, 01/06/1988 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun tespitine karar vermiştir. Hükmün, davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava dışı ... Sanayi Ticaret A.Ş'ye ait ... no'lu işyerinden, dava dışı ... Elektrik Elektronik ünvanlı taşeron firma tarafından verilen 01.06.1988 işe başlama tarihli işe giriş bildirgesi ile sigortalılık tescili yapılan ancak aynı işyerine ait dönem bordrosunda bildirimli çalışmaları görünmeyen davacı iş bu davayla; dava dışı anılan işverenlere ait işyerinde 1988 yılı Mayıs ile Temmuz ayları arası döneminde sürekli çalıştığından bahisle sigortalı çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.21.04.2016 tarihli celsede ise davacı vekili, iş bu davanın 01.06.1988 tarihli sigorta başlangıcının tespiti olarak görülmesini, uyuşmazlığa konu 1988 yılı Mayıs-Temmuz arası sigortalı çalışmaların tespitine ilişkin istemin ise tefrikiyle ayrı bir esasa kaydını talep etmiştir.Mahkeme, hizmet tespiti yönünden açılan istemin tefrikine karar verirken; davayı sigorta başlangıcı tespiti olarak almak suretiyle, 01/06/1988 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olduğuna hükmetmiştir.Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Davaların Ayrılması” yan başlıklı 167 inci maddesinde, “Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder.” hükmüne amirdir. Nitekim bilimsel öğretide de davaların ayrılmasının “ihtiyari dava arkadaşlığının caiz olmadığı halde, birden fazla kişi birlikte dava açmışlarsa (veya birden fazla kişiye dava açılmışsa) bu davaların ayrılması istenebilir.... ihtiyari dava arkadaşlığının caiz olduğu hallerde bile, hakim tahkikatın (yargılamanın) iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için gerekli görürse, birlikte açılmış olan (veya sonradan birleştirilmesine karar verdiği) davaların ayrılmasına karar verebilir.” denilmektedir.(Prof.Dr.Baki Kuru-Prof.Dr.RamazanArslan- Prof.Dr. Ejder Yılmaz Medeni Usul Hukuku,Ankara 2012 )Yukarıda ifade edildiği üzere gerek HMK’nun 167 inci maddesinin lafzı ve gerekse aynı maddenin yorumuna yönelik doktrin görüşü dikkate alındığında, davaların ayrılması, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davalarda mümkün olup, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlama amacıyla yapılabilir.İnceleme konusu davada, davacı tarafın talebi dönemsel hizmet tespiti istemine ilişkin olup, bu dönemsel çalışma süresi içerisinde yer alan 01/06/1988 tarihindeki 1 günlük çalışmanın varlığı anılan istemin içerisinde zaten mevcuttur. Dolayısıyla gerek yukarıda bahsedilen usul hükmü ve gerekse inceleme konusu davadaki maddi olgu gözetildiğinde; Mahkemenin, dönemsel çalışma sürelerinin belirlenmesine yönelik davacı isteminin tefrik edilmesinde anılan usul hükmü ile elde edilmek istenen amacın gerçekleştiğinden bahsedilemez.Şu halde yapılması gereken iş; dava dilekçesinde davacının hizmet tespitine ilişkin istemi yönünden yapılacak inceleme ve yargılama sonucuna göre karar verilmesi gerekir.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Bu nedenle davalı vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.