Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15424 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 7950 - Esas Yıl 2010





Yakınları olan hastanın, davalı Kurum hastanesindeki göz ameliyatı öncesinde, Kurumca istihdam edilen kişiler tarafından yapılan hatalı işlemlere bağlı olarak bitkisel yaşama girip sonrasında ölmesine bağlı olarak, maddi ve manevi tazminatın tahsili davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle Mahkemece, "davacılar vekili Davalı Kurum'un çalıştırdığı elemanların kusuru olmasa da kusursuz sorumluluk ilkelerine göre davalının sorumlu olduğunu iddia etmiş ise de, B.K. nun 55. maddesi gereğince adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğuna gidilebilmesi için öncelikle çalıştırdığı adamın kusurlu olması gerekir. Kusursuz sorumlulukta adam çalıştıranın her durumda sorumlu olduğuna dair bir kural yoktur. Adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğunda kendisinin bir kusuru olmadığı halde en azından çalıştırdığı elamanın bir kusuru olması gerekmekte olup, Davalı Kurum'un ve çalıştırdığı elemanların bir kusurlarının bulunmadığı" gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacılar avukatınca istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.10.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davacılar adlarına Av. Mustafa Keskin ve davacı asil M... G... ile karşı taraf adına Av. Şükran Doğan geldiler. Duruşmaya başlandı. Hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde Tetkik Hâkimi Ercan Turan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı tarafından, istihdam edenin sorumluluğu ilkesine dayalı olarak Eyüp 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan dava, davalı Kurumun görev itirazı üzerine, görevsizlik kararıyla Eyüp İş Mahkemesi'ne gönderilmiş; Eyüp İş Mahkemesi'nin, Kurum veya çalışanlarının kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararının temyiz incelemesi, Yargıtay Hukuk Başkanlar Kurulu'nun 2004/958-961 sayılı Kararı üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince gerçekleştirilmiş ve davaya bakmanın genel Mahkemelerin görevine girdiği gerekçesiyle bozulmuştur.Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 2004/13031 E., 2005/3096 K. Sayılı bozma ilamına uygun olarak Eyüp İş Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin 2006/5737-9910 sayılı ilamıyla, "Eyüp İş Mahkemesi'nin yargı yeri olarak belirlenmesine" karar verilmiş; davanın iş mahkemesi tarafından istihdam edenin sorumluluğu ilkesi çerçevesinde yapılacak incelemeyle hükme bağlanması ve bu konuda verilecek kararın temyiz incelemesinin de, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından gerçekleştirilmesi gereği, sıralanan süreç sonucunda kesinlik kazanmıştır.Davanın Yasal dayanağını oluşturan, Borçlar Kanunu'nun 55. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca istihdam edenin sorumluluğunun gerekçesi; hakimiyeti altında çalışan kişinin, başkasına zarar vermemesi konusunda yüklenilen objektif özen gösterme yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olmasıdır. "Sorumluluk çerçevesine giren bir zararın meydana gelmesi halinde, gerekli özenin gösterilmemiş olduğu ve zararın bu yüzden meydana geldiği karine olarak kabul edilmektedir. Sorumlu tutulan kimseye, gerekli özeni gösterdiğini veya zararın özenin gösterilmemesinden ileri gelmediğini ispat etmek suretiyle sorumluluktan kurtulma imkanı tanınmıştır." (M.Kemal Oğuzman-T.Öz, Borçlar Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul-2006, s.589) Ancak, karar gerekçesinde belirtildiği üzere, istihdam edenin sorumluluğu yoluna gidilebilmesi için, istihdam edenin veya istihdam edilenin kusurlu davranışının bulunması gibi bir koşul aranmamaktadır.YİBK 27.03.1957 tarih, 1/3 sayılı kararında, "Borçlar Kanunun 55 inci maddesi hükmünce adam kullananın tazminat ile mesul tutulabilmesi için kendisinin kusuru şart olmadığı gibi kullandığı adamın dahi kusurunun kanuni şartlardan bulunmadığı" belirtilmiş; YİBK 22.06.1966 tarih, 7/7 sayılı kararında ise, "İstihdam edenin Borçlar Kanununun 47 nci maddesi gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulabilmesi için ne kendisinin, ne de müstahdeminin kusurunun şart olmadığı, hakimin sebebiyet (illiyet) münasebeti bulunmak kaydiyle özel hal ve şartları takdir ederek manevi tazminata hükmedebileceğine, varsa müstahdemin veya istihdam edenin yahut her ikisinin kusurunun ve ölenin veya cismani zarara uğrayanın birlikte sebebiyet verme nispetinin yahut müterafik kusurunun özel hal ve şartlar içinde takdir edilmesi gerektiği" belirtilmiştir. Sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında, kusursuz sorumluluk hali öngören düzenlemeye dayalı davada, mahkeme kararında yer alan, Kurum veya çalışanlarının kusurunun bulunmadığı gerekçesinden hareketle sonuca varma olanağı bulunmamaktadır. Ancak, müstahdem tarafından, istihdam edenin işi nedeniyle üçüncü kişiye hukuka aykırı bir eylemle zarar verilmesi ve zarar ile eylem arasında nedensellik bağı bulunduğu durumlarda, istihdam edenin sorumluluğu yönünden oluşan karinenin; Borçlar Kanunu'nun 55. maddesinde yer alan "Şukadar ki böyle bir zararın vukubulmaması için hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsabile zararın vukuuna mani olamıyacağını ispat ederse mesul olmaz." hükmü uyarınca çürütülmesi olanağı bulunmaktadır.Mahkemece, davalı Kurumun, çalışanını seçmede, talimat vermede, nezaret etmede gerekli özeni gösterdiği veya gerekli özeni göstermiş olsa bile, zararın oluşumunu önleyemeyeceğini kanıtlayarak sorumluluktan kurtulabilmesini öngören olanak yönünden inceleme yapılmamış olup; yargılama sürecinde alınan 10.03.2003 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu da, bu konuda yeterli irdeleme içermemektedir.Sağlıklı yaşamın ve sağlık hizmetlerinden yararlanmanın temel insan haklarından olduğu yönü gözetilerek; hastalığın teşhis ve tedavisine ilişkin süreçte, konuda yetkin kişiler tarafından, tıp ilkeleriyle konuya ilişkin mevzuata uygun işlem yapılıp yapılmadığı; hastanın durumunun gerektirdiği tıbbi özenin gösterilip gösterilmediği konularında bilimsel verilere dayalı inceleme yapılabilmesi için, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu'ndan rapor alınarak; anılan raporla, davalının sorumluluktan kurtulması gereğini doğuracak durumun bulunup bulunmadığı yönleri de açıklığa kavuşturulmak suretiyle, davacıların tazminat istemi yönünden bir sonuca varılması gereği gözetilmeksizin; kusursuz sorumluluk halini düzenleyen, istihdam edenin sorumluluğu ilkesine aykırı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacılar avukatı yararına takdir edilen 750,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 11.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.