Mahkemesi : Nazilli 1. Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTarihi : 27.06.2013No : 2010/241-2013/197Dava, yersiz ödenen aylıkların tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davalıya,16.05.2006 tarihinden itibaren ölen babası nedeniyle ölüm aylığı bağlanmış, Kurumca, davalının 01.01.1989-15.12.2008 tarihleri arasında kendi çalışmalarına dayalı 2925 sigortalı olması ve 01.01.2009 tarihinden itibaren bu çalışmalara dayalı yaşlılık aylığı alması nedeni ile, başlangıçtan itibaren ölüm aylıkları iptal edilerek, 26.04.2006-31.12.2009 tarihleri arasındaki aylık tutarı davalıya borç kaydedilmiş, yersiz ödemenin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine, davalının süresinde itirazı üzerine eldeki dava açılmıştır.İhtilaf konusu dönemde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Yasanın 45. maddesinin 2. fıkras??nın (c) bendi hükmüne göre “yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine” aylık bağlanacağı öngörülmüş; 46. maddenin 2. fıkrasında ise, bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmaya başlama aylığın kesilme nedeni olarak benimsenmiştir. Hal böyle olunca, davalının ölüm aylığı aldığı dönemde maddede belirtilen ölüm aylığının kesilmesi nedenlerinin davalı yönünden mevcut olduğu anlaşılmakta olup, Mahkemenin, davalı yönünden ölüm aylığı tahsisi şartlarının bulunmadığı ve yersiz ödenen aylıkların iadesinin gerektiğinin kabulü isabetli ise de, iadesi gereken aylık tutarının tespitinde yapılan araştırma yetersizdir.5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;a)Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,b)Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren (Değişik ibare:13.02.2011-6111 S.K./44.mad) yirmi dört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, (Değişik ibare:13.02.2011 - 6111 S.K./44.mad) yirmi dört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, davalının ölüm aylığı tahsis talebi sırasında çalışmalarını Kuruma bildirmemesi nedeni ile, bağlanan ölüm aylığının Kurumun hatalı işlemine dayanmadığının anlaşılması karşısında; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesinin, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;... a)Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,… itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü çerçevesinde, davalının iade ile yükümlü olduğu aylıkların tutarı belirlenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir3-Kabule göre de, mahkemece, davalıdan tahsiline karar verilen aylık tutarının, davalı tarafından herhangi bir yargılamaya gerek olmaksızın bilinebilecek nitelikte ve likit olması karşısında, davalının itirazında haksız çıkması nedeniyle, yersiz tahsil edilen aylıklar üzerinden, Kurum lehine İcra İflas Kanununun 67. maddesi gereğince icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.