Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15275 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 7798 - Esas Yıl 2009





Dava, davacının kesilen ölüm aylıklarının şimdilik 3.000 TL'si ile 3.000 TL manevi tazminatın faizleri ile tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Ebru Pakin Akın tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacıya eşinden 21.03.2005 tarihli ve 14992 sayılı aylık bağlama kararı ile bağlanan ölüm aylığının, Kütahya Aile Mahkemesinin 2004/ 310-1197 sayılı boşanma kararı gereğince 21.06.2007 tarihi itibariyle durdurulduğu, bilahare müteveffanın boşanma ilamının tebliğinden önce 21.01.2005'de vefat ettiğinin, aile mahkemesinin boşanma davasının konusuz kaldığı hakkında bir ek karar verdiğinin anlaşılması üzerine, 18.06.2008 tarihli ve 103689 sayılı yeniden aylık bağlama kararı ile davacıya aylıkların yeniden ödemeye başlandığı, birikmiş aylıların da ödendiği belirgindir. Ödenen miktarın belirlenmesinde, 2007 yılında müteveffanın evlatlığının da aylığa girmesinin etkili olduğu anlaşılmaktadır. Davaya konu uyuşmazlık, birikmiş aylıkların daha fazla olup olmadığı ve davacının aylıklarının durdurulduğu dönemde duyduğu sıkıntı sebebiyle manevi tazminata hak kazanıp kazanamayacağı hususlarındadır. Ancak mahkemece, yine Kütahya Aile Mahkemesinin 2006/286 - 432 sayılı, davacının mütevefffa eşinin mirasçısı olamayacağının tespitine dair ilamı ile ilgili veraset ilamında davacının mirasçı görünmemesi karşısında, davacının eşinin mirasçısı olmadığı anlaşıldığından, eş B...'den ölüm aylığına hak kazanamayacağı, öncelikle mirasçılık hakkını kazanması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.22.06.1966 gün ve 717 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında koşulları belirlenen manevi tazminatın, somut olayda koşullarının gerçekleşmediği anlaşıldığından, manevi tazminat talebi hakkında da verilmiş bulunan red kararı, anılan gerekçe ile isabetlidir.506 sayılı Kanun kapsamında, sosyal sigorta yardımlarından yararlanacak hak sahiplerinin kimler olduğu, hak sahiplerinin gelir yada aylık bağlanması hakkından yararlanmalarını önleyen ve ilerde bu yararlanmayı kaldıran nedenlerin, anılan Kanunun emredici nitelikteki ilgili maddelerinde sınırlı ve sayılı biçimde ayrı ayrı düzenlendiği, hâl böyle olunca anılan Kanun kapsamında, sosyal sigorta yardımlarından yararlanma koşullarının (hak sahipliğine ilişkin olanlar da dahil olmak üzere) miras hukukuna göre mirasçılık sıfatından ayrı olduğu, mirasçı olamamanın hak sahipliği niteliğini etkilemeyeceği açık bulunmakla mahkemece yapılacak iş, Kurumun davacıya ödediği birikmiş aylıklar miktarının ne olduğu, bu miktara nasıl ulaştığını ilgili belgelerle netleştirmek (sonradan aylığa giren Z... K...'e ödenen birikmiş aylıklar, davacıya yeniden aylık bağlanması sonucu yapılan kesintiler, aynı sebeple davacının aylığından kesilmesi gereken miktar v.b), gerektiğinde bilirkişi yardımı da almak suretiyle yapılan mahsuplaşma işlemini, böylece davacının Kurumdan tüm alacağını alıp almadığını denetlemektir.Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.