Mahkemesi :İş MahkemesiDava, aksine Kurum işleminin iptali ile 5434 sayılı Yasa kapsamında aylık aldığı eşinin vefatını takip eden aybşından itibaren babası üzerinden de 1479 Sayılı Kanun kapsamında ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.28.05.2015 tarihinde yaşamını yitiren 5434 sayılı Kanun kapsamında iştirakçi eşi üzerinden 5434 sayılı Kanun hükümleri gereğince kendisine 01.06.2015 tarihinden itibaren dul aylığı bağlanan davacının 11.04.2016 tarihli talebi ile 01.12.1981 tarihinde vefat eden 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olan babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığı istediği fakat, davalı kurumca talebin reddinden sonra, eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 1479 sayılı Kanunun “Eş ve çocuklara, ana ve babaya tahsis yapılması” başlığını taşıyan 45. maddesinin 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Kanunla değişik 2. fıkrasının (c) bendinde, sigortalının; 18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğretim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malûl bulunan çocukları ile geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulu ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocuklarına aylık bağlanacağı belirtilmiş, daha sonra 04.10.2000 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bentteki “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” koşulu, “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilip 1479 sayılı Kanunun “Ölüm aylığının kesilmesi” başlıklı 46. maddesinin 2. fıkrasına, “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi eklenmiş, ancak, söz konusu KHK, Anayasa Mahkemesi’nin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 gün 61/34 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.İptale konu düzenleme daha sonra bu kez kanun koyucu tarafından 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve anılan (c) bendini değiştiren 4956 sayılı Kanunun 23. maddesiyle benimsenerek, sigortalının evli olmayan/boşanan/dul kalan kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilmesi için “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” şartı, “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilmiş, aynı zamanda 46. maddenin 2. fıkrasına da “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi yeniden eklenmiştir.Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.Anılan yasal düzenlemeler kapsamında dava irdelendiğinde; her ne kadar davacının babası 01.10.2008 tarihinden önce ölmüş ise de, davacının 01.10.2008 tarihinden sonra 28.05.2015 tarihi itibari ile dul kalması nedeniyle, hem 1479 sayılı Yasanın 45 ve 46’ncı maddeleri hem de, 5510 sayılı Kanunun geçici 1. maddesine göre kız çocuğu sıfatıyla hak sahipliği sıfatını, dul kaldığı 28.05.2015 tarihinde ilk kez kazandığı ve böylece hakkında 1479 sayılı Kanun mevzuatının uygulanma imkânının kalmadığı belirgindir ve bu yönde davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 34. ve 54. maddeleri olup, 54. maddenin 5. bendine göre, hak sahibinin tercihine göre ana/baba veya eşe ait dosyaların birinden aylık bağlanacağı açıkça düzenlenmiş olup, davalı Kurum işleminin buna uygun olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.