Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14911 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20201 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Düzce İş Mahkemesi Tarihi : 27.07.2010No : 2009/488-2010/476Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkeme, ilamda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılardan A.. Ç.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Bilindiği üzere; yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. Anayasanın 36. ve HMK’nun 27. (HUMK'nun 73.) maddelerinde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre; mahkeme, tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde, taraflar yargılamaya katılmasalar bile mutlaka dava ve duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanarak işin esasına girildikten sonra deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Yönetmeliği hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve yönetmeliğin amacı, tebliğin muhatabına veya yasal temsilcilerine ulaşması, konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, kanun ve yönetmelik hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Eldeki davayla ilgili olarak, davalı A.. Ç..’in dava dilekçesi ile bildirilen adresine çıkan davetiyenin tanınmadığından bahisle iade edildiği, kolluk aracı kılınarak yapılan adres araştırmasından sonuç alınamadığı, giderek dava dilekçesini içerir ve duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilmeksizin yargılama yapılıp karar verildiği anlaşılmaktadır.Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, Mahkemece, dava dilekçesinin davalıya yöntemince tebliği ve taraf teşkili sağlanmadan; davalının cevap ve savunma hakkı kısıtlanarak davanın esasına girilip hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, hükmü temyiz eden davalı A.. Ç..’in bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalı A.. Ç..'e iadesine, 17.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.