Mahkemesi : Kahramanmaraş İş MahkemesiTarihi : 28.03.2013No : 2010/731-2013/226Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece; ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalılardan Kahramanmaraş Belediyesi avukat tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava; 30.7.2006 tarihli iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. ve 87.maddeleridirUyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 506 Sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişidir.Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.Somut olayda, davalı Belediye tarafından, Kamu İhale Kanununun 22/d maddesince, yazılı teklif alınmak suretiyle, doğrudan temin sözleşmesi ile iki adet binanın yıkım işinin diğer davalı M.. K..'ye verildiği; kazanın, M.. K..'ye ait bina yıkım işyeri sigortalısının, alttan balyozla kırmaya çalıştığı krişin üzerine düşmesi şeklinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, davalılar arasında asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı araştırılmalı, bu yönde özellikle yıkıma konu olan binaların niteliğini, Belediye ile ilişkilerini, yıkım sonucunda beklenen yararın ortaya konulacağı ilgili dosyalar ve sözleşmeler de getirtilmeli; asıl işveren taşeron ilişkisinin bulunmadığı kanaatine varıldığı takdirde, davalı Belediye yönünden 506 sayılı Yasanın 26/2 maddesi kapsamında araştırma yapılmalı, yapılacak değerlendirmede işin veriliş şeklinin sadece bir yöntem olarak algılanması gerektiği gözetilmeli, varılan sonuca göre gerektiğinde yeniden kusur incelemesi yaptırılması gerekmektedir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalı Kahramanmaraş Belediyesi avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 17.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.