Mahkemesi : İzmir 5. İş Mahkemesi Tarihi : 27.05.2013No : 2012/410-2013/317Dava, ölümünden sonra muris hak sahibinin banka hesabından çekilen aylıklarının tahsili için davalılara ve buna sebep olduğu için Kurum ile yapılan protokol gereği üzerine düşen denetim görevini yapmayan davalı Bankaya karşı yersiz ödemelerin tahsili istemine ilişkindir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davalı Ziraat Bankası açısından davanın reddine, Birleştirilen davada S. H. açısından kısmen kabulüne , diğer davalılar yönünden reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B. K. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Görev konusu, kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re’sen ele alınması gereken bir husustur. İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile mülga 1479 sayılı Kanunun 70. maddesinde ve 506 sayılı Kanunun 134. maddesinde, bu Kanunların uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101. maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.Uyuşmazlığın çözümünde, ne 506 sayılı Kanun, ne 1479 sayılı Kanun ne de 5510 sayılı Kanun’un uygulama yeri bulunmamakta olup, davalı gerçek kişilere karşı açılan davalar yönünden davanın yasal dayanağı 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41 ve devamı (6098 sayılı Kanunun 49 ve devamı) maddeleridir.Davalılardan T.C Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü yönünden ise; davacı Kurum, ile davalı banka arasında akdedilen protokol gereğince, gelir ve aylıkları ATM kartı ile ödenen hak sahiplerinin yaşadığının tespiti için, bir yıllık dönem sonunda bankaya şahsen müracaatları ile Bankkart süresinin uzatılması yükümlülüğünü, davalının, yerine getirmemesi nedeniyle zarara uğradığı iddiası ile yersiz aylıkların tahsili talebinde bulunmuştur. Bu yönüyle uyuşmazlığın, 506 sayılı Kanundan kaynaklanmadığı, Borçlar Kanunundan, giderek, taraflar arasında yapılan sözleşmeden kaynaklandığı açıktır. Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında; somut olayda, uyuşmazlığın, haksız fiilden ve sözleşmeye aykırılıktan kaynaklandığı, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanmadığı belirgin olup, bu yönde, davada 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığı gibi, uyuşmazlığın 5510 sayılı Kanunun uygulanmasından kaynaklandığını ortaya koyacak başka bir hüküm de mevcut değildir. Bu nedenle, davanın İş Mahkemesinde değil, genel mahkemelerde görülmesi gerekir. Bu çerçevede uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.