Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacı, 1992 yılı Nisan ayı sonlarından 31.07.2004 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde çalıştığını ve bu sürenin tespitini talep etmiş olup, Mahkemece, 09.04.2001 tarihi öncesinin hak düşürücü süreye uğradığı, talebinin diğer kısmının ise tereddüte yer bırakmayacak şekilde ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de, dosyada yer alan bilgi ve belgeler karar vermeye elverişli görünmemektedir.Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesi kapsamında uygulama alanı bulan 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesidir. 506 sayılı Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.Mahkemece verilen ilk kararın temyizi üzerine, Dairemizin 31.03.2014 tarih ve .... sayılı bozma ilamında, “...Mahkemenin, davacının başka bir işyerinde (sicil:1011099) 09.04.2001 tarihinde çalışmaya başladığına ilişkin 06.04.2001 tarihinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi sebebiyle 09.04.2001 öncesi taleplerinin dava tarihinin 24.08.2006 tarihi olması nedeniyle hak düşürücü süreye uğradığı gerekçesiyle reddetmesi, hak düşürücü sürenin kesintinin gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıllık sürenin sonu 31.12.2006 tarihi olup, dava tarihinin bu süreden önceki bir tarih olan 24.08.2006 tarihi olduğu gözetilip değerlendirilmeden talep edilen 09.04.2001 öncesi dönemin hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.” denilmesine karşın, mahkemece bozmaya yanlış anlam verilerek, bu çerçevede irdelemede hatalı yapılmak suretiyle, 09.04.2001 öncesi dönem yine hak düşürücü süreden reddedilmiştir. Esasa ilişkin olarak ise; işyerinin varlığı, çalışma ilişkisinin niteliği ve süresi, davacının işçilik alacakları davasının akıbeti, askerlik durumu gibi hususlar yeterince araştırılmadan karar verilerek, bozma gereğinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.Mahkemece, dava konusu dönem yönünden yapılacak iş; davalı işyerinin dava dönemindeki varlığı ve kapsamı, davacının çalışmasının gerçekliği, çalışma ilişkisinin niteliği ve süresi tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmeli, bu kapsamda davalı işverenin meslek odası ve sicil kaydı olup olmadığı araştırılmalı, davacıyla ilgili varsa tüm belge ve kayıtlar işverenden istenilmeli, komşu işyeri araştırması yapılarak aynı yörede komşu ve benzeri işleri yapan başka işverenler ile bu işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kişiler saptanarak, bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davacının .. İş Mahkemesinde açılan işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyası getirtilmeli ve işçilik alacakları davasında dinlenen tanık anlatımları ile iş bu davada bilgi ve görgülerine başvurulan tanık beyanları karşılaştırılarak, varsa çelişkiler giderilmeli, davacının askerlik durumu (sevk ve terhis tarihlerine içerecek şekilde) bağlı olduğu Askerlik Şubesi Başkanlığından sorulmalı, böylece uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 08.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.